Enerji yatırımlarında ülkenin mevcut potansiyeline dikkat çeken Akten, "Ülkemizin elektrik tüketimi kWh başına 480g karbon emisyonuna sebep olurken, bu rakam Avrupa'da ortalama 300g seviyelerinde gerçekleşiyor. Elektrik üretimi kaynaklı yüksek ithalat payını ve karbon emisyonumuzu azaltabilmek adına yenilenebilir enerji yatırımlarını hızlandırmamız gerekiyor. Mevcut potansiyelimiz ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın koyduğu 2035 hedefleri doğrultusunda en az 60 GW daha yenilenebilir enerji yatırımı yapılabilir. Böylece, 2035 yılında toplam kurulu gücümüzün en az yüzde 74'lük kısmının yenilenebilir enerji santrallerinden oluşmasını ve en geç 2053 yılında net sıfır emisyon hedeflerine ulaşılmasını öngörüyoruz" diye konuştu.
"YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARINA YAPILAN YATIRIMLAR TÜRKİYE'DE BİR BAŞARI HİKÂYESİNE DÖNÜŞTÜ"
2022'de gerçekleşen elektrik üretiminin yüzde 42'sinin yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edildiğini aktaran Akten, bu üretimde güneşin payının yüzde 5, rüzgârın payının ise yüzde 11 olduğunu ifade etti. Akten, "2005 yılından beri uygulanan YEKDEM sayesinde yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımlar Türkiye açısından bir başarı hikayesine dönüştü. Bu sayede yenilenebilir enerji kaynaklı kurulu gücümüz hızla 55 GW'a yükseldi ve yatırımların finansmana erişimi daha kolaylaştı. Fakat son yıllarda yenilenebilir enerji potansiyelimizin yakın olduğu ülkelere baktığımızda kurulu gücümüzü artırmakta biraz geride kaldığımızı söyleyebiliriz. Mayıs ayı itibarıyla YEKDEM uygulamasında elektrik alımlarına getirilen döviz bazlı taban fiyat uygulamasını ve aylık eskalasyon mekanizmasını projelerin uzun vadeli ve daha uygun maliyetli yabancı para finansmana erişebilmesi adına değerli buluyoruz ve güçlü potansiyelimizle gidecek daha çok yolumuz olduğunu düşünüyoruz" dedi.
"HİDROJEN VE DEPOLAMA ALANINDA YAPILACAK YATIRIMLARA DA ODAKLANILMALI"
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın hidrojeni ve depolamalı elektrik üretimini öncelikli yatırım alanlarından biri olarak ilan ettiğini kaydeden Akten, "Önümüzdeki dönemde ülkemizde depolamalı rüzgâr ve güneş enerjisi santralleri ihaleleriyle batarya yatırımlarının da artmasını bekliyoruz. Yatırımcıların yoğun lisans başvurularından ve bizlere ulaşan finansman taleplerinden bu alanda ciddi bir potansiyel olduğunu görüyoruz. Türkiye'de elektrik üretimindeki yenilenebilir enerjinin payı artıyor ve bu enerji kaynaklarının kesintili üretim sağlamasından dolayı enerji depolama konusu gündeme geliyor. Bu noktada, hidrojen de alternatif bir enerji depolama aracı olarak karşımıza çıkıyor ve Türkiye'nin karbon emisyonlarını düşürme hedefleri doğrultusunda yenilenebilir enerjinin yanında depolama, hidrojen gibi alanlarda yapılacak yeni yatırımlara da odaklanmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Yorumlar
Kalan Karakter: