Varisler, ödem ve ciltteki değişiklikler bacaktan kirli kanı taşıyan toplardamarlarımızın hastalıklarına bağlı olarak gelişmektedirler.
Bacakta üç çeşit toplardamar bulunmaktadır. Bunlar, varislerin geliştiği yüzeyel toplardamarlar olup, hemen cildimizin altında seyrederler. İkincisi derin toplardamarlar olup bacak kaslarının ortasından seyrederler ve kirli kanın %90’nını taşırlar. Üçüncüsü ise derin ve yüzeyel damarları birleştiren toplardamarlardır.
Toplardamarlarımızın en önemli yapısal özelliği içlerinde yalnızca bacaktan kalbe doğru kan akımına izin veren kapakçıkların bulunmasıdır. Bu kapakçıklar kan yukarı hareket ederken açılırlar, kan geriye hareket ederse hemen kapanırlar.
Varisler nasıl gelişir?
Çok çeşitli nedenlere bağlı olarak bu kapakçıklardaki bozulmalar ve buna bağlı olarak kapakçıkların kapandıklarında kanı geriye doğru kaçırmalarına bağlı olarak bacakta oluşan yüksek basıncın etkisi ile varisler, ödem ve cilt değişiklikleri gelişir.
Varisler, ayak sırtı hariç, normale görülmeyen yüzeyel toplardamarların ve dallarının bacakta herhangi bir yerinde görünür hale gelmeleri varis olarak nitelendirilir.
Varisler citte kılcal varisler veya yüzeyel toplardamarın dallarından kaynaklanan büyük varisler şeklinde kendisini gösterebilmektedir.
Hangi şikayetler gelişir?
Hastalar bazen varis olmaksızın yalnızca bacaklarda ödem veya cilt değişiklikleri ile de kendisini gösterebilmektedir. Bacaklarda genellikle tek taraflı ödem ve ayak bileği bölgesinde renkte koyulaşma ve ciltte sertleşme gibi bulgular görülür. Yüksek basıncın etkisi altında uzun yıllar kalan hastalarda ayak bileği bölgesinde egzema ve yaralar da görülmeye başlar. Bu bölge de kaşıntı ile birlikte ayak tabanlarında yanmalar gözükür. Ayrıca bu kişilerde kirli kanın bacakta göllenmesine ve zararlı metabolik atık maddelere bağlı bacaklarda kramplar gelişir. En rahatsızlık verici durum ise akşamları bacaklarda oluşan şiddetli ağrılardır.
Hastalarda hem ağrı, kaşıntı, kramp gibi şikayetlerin yanısıra, varis, ödem, cilt lezyonları gibi kozmetik problemler ortaya çıkarlar.
Bu aşamada en korkulan durumların başında varisli damarlarda kanın göllenip hareketsiz kalmasına bağlı olarak pıhtı oluşumuna zemin hazırlanır. Özellikle uzun seyehatlerden sonra gelişmektedir. Bacakta pıhtı oluşumunun en korkulan komplikasyonu ise hayati tehlike oluşturan akciğer embolisidir.
Tanı ve tedavide yaklaşımlar nelerdir?
Hastalar artık yaşam kalitesinde çok ciddi bozulmalar başlayınca tedavi için müracat etmektedirler.
Hastalarda bacakta bulunan ağrı, ödem ve cilt değişiklikleri nedeniyle hangi bölüm tarafından tedavi edileceklerini tam olarak kavrayamazlar. Buna bağlı olarak, fizik tedaci, ortopedi ve cildiye gibi pek çok klinikten geçtikten sonra kalp damar cerrahisine müracat etmektedirler. Kalp damar cerrahisine müracat ettikte sonra hastalara yönelik her hekimin yaklaşımında da pek çok farklılıklar görülmektedir.
Ancak yinede bu konuda dünyada tedaviye yönelik bir konsensus oluşturulmuştur. Bu yaklaşım genel olarak öncelikle hastanın şikayetlerinin tam olarak ortaya konulması, toplardamar ve cilt değişikliklerinin tam olarak değerlendirilmesi ve nedene yönelik testlerin yapılmasıdır.
Burda muayene sonrası can alıcı yaklaşım kalp damar cerrahının kendisi ve bir radyolog tarafından toplardamar Doppler ultrasonu’nun yapılması gerekmektedir. Hekimin kendi bulguları ile radyolog tarafından ortaya konulan bulgular göz önünde bulundurularak tedavi planlanır.
Hastaların Doppler incelemesinde eğer derin toplardamarlarda tıkanıklık saptanırsa yüzeyel toplardamarlardaki varislere dokunulmaz. Bunlar kirli kanı taşıyıcı olarak görev yapmaktadırlar. Bu tablo çok nadir gördüğümüz bir durumdur.
Bacaklarda varis bulunan hastalara yapılan Doppler ultrasonda en sık rastladığımız bulgu, yüzeyel toplardamar kasık bölgesinde derin toplardamar ile bir kapak aracılığı ile birleşir. Normalde bu kapakçık yalnızca yüzeyel toplardamardan derine geçişe izin verir. Fakat derinden yüzeyel damara geriye doğru akım saptanırsa buna venöz yetmezlik denir. Başlangıçya yalnızca kasık bölgesinde olan kaçklar, yüzeyel toplardamarın aşağı kesimlerinde yüksek basınç oluşturarak, aşağıdaki kapakçıklarda da kaçağa yol açarlar.
Dopplerde derin, yüzeyel ve birleştirici toplardamarlaki kapakçıklarda kaçaklar saptanır. Tedaviyi şekillendirecek olan bu kaçakların derecesidir.
Doppler esnasında hastaya ıkınma hareketi yaptırılarak toplardamar kan akımının durdurulması sağlanır. Bu aşamada kan aşağıya doğru hareket ederken kapakçıklar kapanır ve aşağı yalnızca yarım saniye kadar kan hareket eder. Kapaklardan aşağı 1 sn kaçak olursa hafif, 2sn olursa orta, 3sn olursa ciddi venöz yetmezlik var deriz.
Tedaviye karar verirken, hastanın şikayetine, muayene bulgularına ve dopplerde çıkan sonuçlara göre karar veririz.
Tedavide çok çeşitli yaklaşımlar söz konusudur. Hafif ödemi bulunan ve dopplerde hafif kaçağı bulunan kimselerde yaşam tarzı değişikliği ve ilaç tedavisi yeterli olabilmektedir.
Bacakta ciddi ödem veya varis bulunan kimselerde sıklıkla dopplerde ciddi kaçaklar eşlik eder. Bu hastalarda tedavide en önemli yaklaşım bu kaçakların ortadan kaldırılmasıdır. Bunun için geçmişte 5-10cm kesiler yapılarak açık cerrahi yaklaşımlar uygulanmaktaydı. Günümüzde cerrahi tedavilerin yerini artık kapalı yöntemler almıştır. Bu Lazer, radyofrekans veya yapıştırıcı gibi damar içi tedaviler kullanarak kaçaklar ortadan kaldırılmaktadırlar. Kaçaklar ortadan kaldırıldıktan sonra cilt üzerindeki varisler 1mm’lik küçük kesilerden ağrısız olarak çıkarılmaktadır. Bacaklarda yeralan çok büyük kozmetik bozukluk yaratan varislerden kısa sürede kurtuluş sağlanır. Bu işlemlerden sonra hastalar aynı gün gönderilmektedir.
Eğer ayrıca bacaklarda kılcak varisler de varsa buna yönelik olarak 15 gün sonra köpük skleroterapi uygulanmaktadır. Bunda da damar iç tabakasını etkileyerek kaybolmasını sağlayan deterjan kökenli sklerozan madde hava ile köpürtülerek daha fazla kılcak varise nüfuz etmesi sağlanır. Kılcal varislere yapılan birkaç enjeksiyonla köpüğün kılcal varis içerisine dolması sağlanır. Daha sonra damarda değişiklik gelişen bir kaç aşamadan sonra bir kaç ay içerisinde kılcal varisler de kaybolurlar.
Bu tedavilerden sonra varisler veya şikayetler nüks edebilir mi?
Bu tedavilerden sonra nüks olabilmesi için kaçağın devam etmesi veya daha önceden kaybolmuş olan kaçağın tekrar ortaya çıkmasına bağlı olarak gelişmektedir. Bu durum lazer, radyofrekans veya yapıştırıcı tedavilerden sonra %2 oranında görülebilmektedir.
Sonuç olark günümüzde venöz yetmezliğe bağlı gelişen varis, ödem, cilt değişikliği gibi problemlerden %98 oranında kısa sürede kolay ağrısız yöntemler ile kalıcı olarak kurtulabilmekteyiz.
Yorumlar
Kalan Karakter: