“Öksüzler Çeşmesi (1957)”
Ne kadar ilginç bir çeşme ismi değil mi?
Kimler yaptırdı ve neden bu ismi verdi bilmiyoruz.
Haşim İşcan Mahallesi’nin bir sokağında; duvar içine gömülmüş mezartaşı şeklindeki kitabesini görünce fark ettim.
İki çeşmesinden birine tıpa koymuşlar, ötekinin de çevirme yeri boştu!
Akmıyordu! Kuru bir çeşme idi.
AKARÇEŞME SOKAK
Bu da Kesik Minare’ye yakın bir sokak ismi!
Adı var ama sokağına adı konulan çeşmeden bir taş bile yok!
…
Yerleri belli olan çeşmelerden kaçta kaçı akıyor ki zaten?
Kaleiçi’nde, Balbey’de ve Haşim İşcan Mahallesi’nde ve hatta tüm Antalya’da! Hatta Türkiye’de!
Ne oldu? Sular mı kesildi! Neden çeşmelerimiz susuz hiç düşündünüz mü?
Çeşmelerimiz de “Öksüzler Çeşmesi” gibi öksüz mü kaldı acaba?
Cadde ve sokak kenarlarında akan “arıklar” biliyoruz ki; betonlaşmanın kurbanı oldular! Kanallar birer birer dolduruldular! Resmen kuruttular!
GELECEK VAHİM
Akarsulara bilinçli veya bilinçsiz yapılan uygulamalar; yer altı sularını kurutmaya başladı!
Beslenemeyen “yer altı suları” derelere, ırmaklara sızamadıkları için onlar da kurumaya başladılar.
Çok çok sivri zekalılar; tasarruf ediyoruz diyerek; doğanın kendi “dengesini” bozmaya başladılar.
Barajlar, göletler ve HES’ler ile akarsuların akmaları önlendi.
TARIM da kurak yerlerde; sulu tarıma geçildi.
Yer altı suları ile yapılan bu sulamalar; verimli tarım arazilerinin tuzlanma nedeniyle verimsiz hale gelmesine neden oldular.
Tarımda kullanılan ilaçlamalarla da sular zehirlenmeye, kirlenmeye başladı. Balıklar dâhil birçok deniz canlıları, bitkileri yok oldular.
Kirli sular; içme sularına karışan yerlerde “kolera” başlattı.
Turistlerin ve o bölgede ki insanların ölüm oranları arttı.
Sanayileşme ile birlikte sulardaki kirlenme daha da çoğalmıştır.
Temiz su kaynakları; devamlı olarak şu veya bu nedenle kirletildikçe; “damacana su” satanların imparatorlukları güçlenmektedir.
Pet şişeler de çevrenin kirlenmesine neden olmaktadır.
Denizler, ırmaklar bu pisliklerle doludur.
Yaşamın temeli sudur.
ANTALYA SUSUZ KALMASIN
Lütfen su kaynaklarımız kirletmeyelim.
Otolarımızı sık sık yıkatmayalım.
Havuzlarımızı iptal edelim.
Park ve bahçelerin sulama sistemleri tekrar tekrar incelensin. Daha az su isteyen bitkiler ekilsin. İki santimlik çim için iki saat su harcanmasın.
Hele hele bizim Kaleiçi’ndeki o dev saksılar derhal kaldırılsın. Onların devri geçmiştir. O ağaçlar ve çiçekler suyu bol olan yerlere dikilsin. Yüzlerce olan o dev saksıları sulamak için harcanan suya bence yazık, günah.
Suya ait nerede ne var ise kontrol edilsin.
Suları kirletenlere, çevreyi pisletenlere ağır cezalar verilsin.
Gelecekte susuz kalmak istemiyorsak; borular döşeyerek değil; su kaynaklarını koruyarak hareket etmeliyiz.
Su israfının önüne geçmeliyiz.
Camii, sokak, Vakıf çeşmeleri bile olsa Kaçak ve boşa akıyorsa hemen müdahale etmeliyiz.
Su hakkında hocalarımız pek vaaz vermezler ama hükümet uyarırsa belki o zaman söylerler; “israf haramdır” derlerse faydasını görürüz.
Suyu korumak; kişisel bir olay değil, ülke çapında çok çok önemli bir görevdir.
KALEKAPISI GİRİŞİ
Bir uygulamadır aldı başını gidiyor! Memnun olanlar kadar bir de olmayanlar var.
Kaleiçi’ne oto giriş çıkışları kontrol altına alındı.
TURİST NE YAPSIN?
Kaleiçi’ni gezip görmeye veya oradaki bir pansiyona kalmaya otosuyla gelen turiste;
“- NO…NO! GO…GO! diyerek gerisin geriye dönmesini işaret diliyle anlatılırsa o turist ne yapsın?
Esnaf:
“-Mal göndereceğim. Kargo aracını keyfince Kaleiçi’ne girmesine izin vermiyorlar” diyor!
Kalekapısı zaten ıvır zıvırdan iyice kapandı!
Dışarıdan içerisi, içeriden de dışarısı görünmüyor!
Levhalar, barakalar, kulübler, golf arabaları, taksiler daha neler neler! Turist gelse; burasının Kaleiçi’ne giriş olduğunu tövbe anlayamaz!
TURİST İNFO KAPANMIŞ
Büyükşehir Belediyesi önüne yapılan gecekondu barakası EXPO’nun yerine taşınan “Turist İnfo” bürosu burayı kapatıp, gitmişler!
Haberiniz olsun!
Neredeler mi?
Biz bilmiyoruz ki; turist nereden bilsin?
Yorumlar
Kalan Karakter: