Ne adı, ne kendi ve ne de simgesi kaldı!
Yarın adını verdikleri “KESİK MİNARE SOKAK” levhasını bile söküp atarlarsa şaşmamak gerek!
“YİVLİ MİNARE” ve “KESİK MİNARE” yıllardır yerli ve yabancı insanların dillerinde olan iki meşhur camiimiz idiler.
Ama Yivli Minare Kaleiçi’nin tam ortasında; restore edilememiş bir tarihi yapı olarak gözlere çarpıyordu. Görmek isteyenler “kilise” ve “camii” olarak iki “birleşeni” görebiliyorlardı.
BEKLENEN OLMADI
Yerli ve yabancı turistler buranın güzelce bir restore edilmesini, uzaktan baktıkları bu yerleri daha yakından içerden gezerken görmek istiyorlardı.
BİRİLERİ
Senelerdir restore olması beklenen burası için; bir söylenti çıktı:
“Yivli Minare camii olsun mu olmasın mı?” diye.
Ve birileri o anketleri yapmış ki; birden etrafı beş-on metrelik saç levhalarla kapatılıverdi. Dikilen levhada “restore” yazıyordu ama bu nasıl bir restore idi bizler de çok merak ettik.
“Acaba Romalı, Bizanslı “papazların gizli hazinesi” buraya mı gömülmüş idi.
“Restore ediyoruz” diyerek bu hazineyi mi çıkartacaklardı acaba? Çünkü en antik restore çalışmalarında bile böyle bir “örtme kalkanı” kullanılmamış idi!
“Komplo teorisi” olarak biz bunları düşünürken; duyduk ki “tüm Kesik Minare ve kilise” bir camii olarak yapılıyordu.
“TARİH” KİMİN?
“Cehennemden kurtulmak, cennete gitmek” için tüm Anadolu’da hayırsever insanlarımız “mallarını ve mülklerini” mirasçılarına değil de; adına “VAKIF” denilen yarı resmi kurumlara bağışlarlar idiler!
Mal, mülk ve para zengini olan vakıfların en çok bazı camileri restore ettirdikleri görünmüştür. İnşaata başlama ve bitirme zamanı ise meçhuldür! Kim arar, kim sorar bilinmez!
Antalya da bir VAKIF var ve bu Vakıf da birkaç tarihi camiyi restore etmeye başladı.
Kaleiçi’ndeki Kesik Minare’yi de; Antalya Vakıflar Bölge Müdürlüğü yaptırıyor.
İki tarihi eser yan yana ve iç içe!
Camii ve kilise!
VAKIFLAR VE TURİZM VE KÜLTÜR BAKANLIĞI
Vakıflar bu çalışmaları yaparken Turizm ve Kültür Bakanlığı ile işbirliği yaptı mı? Yoksa “Burası benim vakfım” deyip kendi kendine mi çalıp oynamaya başladı acaba?
Bence de öyle ki; Vakıf; “restore vs.” adı altında o güzelim tarihi alanı kendi kafasına göre bir “camii” yapma sevdasına kalkıştı!
Ne olursa olsun yine de Turizm ve Kültür Bakanlığı bu konuda bir şeyler söylemeli idi.
Türkiye’nin ve Antalya’nın gözbebeği; turizmin can damarı olan Kaleiçi’nde çok çok önemli bir tarihi yapı grubu; olaya sadece “dini ve vakıf” açısından kişiler tarafından “resmen” kundaklanmıştır.
Neden?
Adı ve görüntüsü ile bir simge olan ve kabullenen “Kesik Minare” yıllar sonra restore ediyoruz diyerek üzerine bir “külah” geçiriliverdi!
Bu kabullenebilecek bir olay değildir!
Saçmalıktır.
Adına ve tarihi ve turistik değerine sahip çıkmalı ve “KESİK MİNARE” yine öyle kalmalı idi!
Bu bir dini olay olarak “algı” yaratılmamalıdır.
Ben sadece Kaleiçi kültürünü yansıtan bu güzel eserlerin; değerlerinin değişmesini istemiyorum o kadar!
Genel kanı; zaten Kaleiçi’nde yeteri kadar camii ve mescit vardır. Bu restorenin bir müze şeklinde olması Kaleiçi’ne zengin katacaktır şeklindedir.
Ama kulakları ve gözleri kapalı bir Vakıf var. Camii gibi bir hassas konu ile ortaya çıkınca; şaşırtmaca yapmaktadır.
Eğer Vakıf tarihe ve dini eserlere gerçek saygısını göstermiş olsa idi; zaten bunu yıllar önceden yapması gerekir idi.
Ve restore edeceği yerin “tarihi ve kültürel” değerlerini bugüne göre değerlendirir idi.
NE YAPTI
Güzel Sanatlar Galerisi’ni kapattı, kovdu onları oradan! Yıllardır bitmeyen bir restore ile “inşaat çirkinliği” ile “çalışır” görünmektedirler.
Vakıf da olsa “siz ne yapıyorsunuz orada? Ne bitmez tükenmez restore imiş bu?” diye soranların olmaması da çok gariptir!
AYNI ZİHNİYET
Camiileri yapan; mezarlıklara sahip çıkmayan, duvarlarını bile belediyelerin kendilerinin yaptığı bir ilgisiz Vakıf olayı vardır Türkiye’de!
KALEİÇİ’NİN BAŞINA KÜLAH GEÇİRDİLER
“Vurdum duymaz ve bakar kör” kişiler Kaleiçi’nde yapılan hiçbir şeye karışmamakta ısrar etmektedirler.
“Antalyalılar” denilen; kendi kendilerini öven ama Kaleiçi’nin bugünkü haliyle hiç mi ilgilenmeyenler de bu olaya seyirci kalmaktadırlar.
“Cami yapmışlar abem! Kötü mü olmuş?” dediklerini duyar gibiyim.
Olayı dini ve siyasi boyuta getirip bitmez tükenmez tartışmaları yapmak hoşlarına gitmektedirler!
Yazık!
“Yok mu kurtaracak şu kara bahtı maderini?” demiş Namık Kemal!
SON SÖZ
Yaptığınız işe karışmıyorum; konularının uzmanları kişiler var bu konuda!
Beni en çok üzen; “Kesik Minare” adının bundan böyle anılmayacak olmasıdır!
Hatırlıyorum; Kaleiçi’nde bir müddet yaşayan Alman turist gelip gidip bana:
“Akar Çeşme Sokak” yazıyor ama burada “çeşme” yok!” diye sık sık sorardı.
Yarın insanlar bir birine “ Kesik Minare nerede?” diye sorarlarsa şaşmamak gerekecek sanırım.
Yorumlar
Kalan Karakter: