Bu bir gerçek;
Kaleiçi’ni bilen biliyor, bilmeyen de hiç bilmiyor.
Bilen nasıl biliyor; işte orası biraz karışık. Çünkü herkes kendine göre tarif yapacaktır.
Mesela çekirdek alıp kabuklarını yerlere atmayı sevenler; nerede çekirdek var, nerede oturulup yenir ve kabukları yere atılır iyi bilirler.
Tarihi yerleri sevenler, nerede müze var onu bilirler.
Fotoğraf sevenler, koşa koşa hep aynı yere gidip aynı pozu çekmeye çalışırlar.
Ha! Bir de “selfie” çekenlerimiz var ki; onlar için ağaçlı, çiçekli ve boyalı kapılı konaklar bulunmaz yerlerdir.
BİR DE!
Kaleiçi’ne gerçekten son yıllarda bir canlılık kazandıran birahaneler, barlar ve meyhanelerimiz vardır. Eğer onların bu “ucuz” uygulamaları olmasa; akşam saatlerinde hele hele hava karardıktan sonra Kaleiçi’ne girmeye kimse cesaret edemezlerdi.
Gece yarılarına kadar; hafta sonraları “full” çeken bu barlarımız ve kapalı mekânı olup da müşterilerini bahçelerinde oturtmak isteyenlerimiz var.
“Kış” geldi! Havalar soğuk. Müşteriler bahçede ve sokakta oturup sigara, bira ve sohbet etmek istiyorlar!
SANKİ NEW YORK’UN ARKA SOKAKLARI
Ben her gün akşam ezanında atölyemi kapatıp evime dönerim. Yolda rastladığım esnaf arkadaşlar:
“Nereye gidiyorsun? Şu geceleri yaşananları bir gör. Gör de gazetene yaz!” diye benim kalmamı isterler.
Her türlü şikâyetlere rağmen; barların “ezan” okunurken bile müzik sesini kısmamalarını anlatırlar.
Bangır bangır çalan “canlı/cansız” müzikten; oteli, pansiyonu olan “rahatsız oluyoruz” diye şikâyet edince; “desibel ölçümü” yapmak için gündüz saat 11.00’de gelip “gayet normal” demelerini söylerler.
Benim aklım almıyor; yeni açılan bir “kahveci” var ki; cansız müziğin sesini dibine kadar açıyor!
Ben “normal mi?” diye sorduğumda “ gayet normal” diye cevap verebiliyor. “Kahve” içmek için o gürültüye nasıl katlanıyorlar; hayret!
Kesik Minare ve civarında oturanlar da; çişleri geldiklerinde işemek için bir yer bulamayınca; kapı önlerine, sokak köşelerine yaptıklarını kıza kıza anlatırlar.
Bir de “kusanlar” vardır ki; onlara tüm sokakta rastlamak mümkündür.
TEHLİKE!
New York’un arka sokaklarına sönen Kaleiçi’nde geçen sene benim de görüntülediğim bir olay var.
Birçok iş yeri “tüplü” ısıtma ile dışarıdaki müşterilerini ısıtırken; bazıları da kendi yaptıkları dev sobalarla ve varillerle “odun, kâğıt, plastik” ellerine ne geçerse “ısınma” sorununa çözüm bulmuşlar!
Ama havalar ısıtılırken; yanan şeylerin dev alevleri dışarılara fırlamaktadır. Buradan çıkacak ufacık bir “kıvılcım” Kaleiçi’nde nasıl kolayca “yangın” çıkmasına neden olabileceğini hiç hesaplayan yok!
Vur patlasın, çal oynasın!
ÖNLEM ŞART
Zabıtamız mı, emniyetimiz mi bu konuda “koruyucu” önlemler alabilirler!
Sokaklar bunlarla dolu.
Lütfen dikkat ediniz.
::::
İMARET SOKAK
Dönercilerin girişinden tâ Üçkapılar’a kadar olan sokağın adıdır. Bu sokağın Üçkapılar’a yakınında bir “konak” var. Bu konak yanalı belki 15-20 sene oldu.
Burası o gün bugün; sahipleri “hisseli” olduklarından her hangi bir restore görmedi.
Görmesin ama ne şahıslar, ne zabıtalar, ne müze, ne anıtlar burayı “korumak” için hiçbir önlem almadılar.
Onlar “önlem” almayınca burası oldu “Kaleiçi Çöplüğü”.
Önünden BAKAN hariç kimler gelip geçiyor ama “bu pisliğin kalkmas gerekir” demiyorlar!
Birileri sürekli çöp atıyorlar. Temizlik işçisinin bile çöp attığını gördüm.
NEDEN TEMİZLENMİYOR
Devamlı sokak temizliği yapan süpürgeli ve hortumlu birileri var ama bunlar burayı temizlemiyorlar!
Neden?
Çünkü “özel mülk” imiş!
Yapmayın beyler! Ayıptır ve günahtır.
Dünyanın en güzel bir yerinde olan Kaleiçi’ndeki bu yerler temizlenmiyorsa, içine devamlı çöp atılıyorsa; burada birilerinin “görevini ihmal” ettikleri sonucu çıkar.
SİZLER BUNA NASIL RAZI OLUYORSUNUZ.
ÖZEL MÜLKSE; O TEMİZLESİN.
Belediyemizin görevi ise o temizlesin.
Hiç olmazsa “çöp” atılması önlensin.
Ceza kesilsin! Yeter artık.
LÜTFEN SAHİPLENİN ŞURAYI.
İLLA VALİ, İLLA BELEDİYE BAŞKANI BAKACAK DİYE BİR KANUN MU VAR?
Yok mu başka müdürler?
Ne yapıyorlar onlar?
Hiç mi görmezler?
LÜTFEN BU ÇİRKİNLİĞİ ÖNLEYECEK BİR “YETKİLİ” BULUN BANA LÜTFEN!
Yorumlar
Kalan Karakter: