Osmanlıca
...’./
özel ad
1.XIII.–XX. yüzyıllar arasında Anadolu’da ve Osmanlı İmparatorluğu’nun yayıldığı bütün ülkelerde yazın ve yazışma dili olarak kullanılan, özellikle XV. yüzyıldan sonra Arapçanın ve Farsçanın aşırı ölçüde etkisinde kalarak Türkçe, Arapça ve Farsçadan oluşan yapay bir dil durumuna gelmiş olan dile verilen ad.
2.sıfat
bu dille yazılmış olan.
…
Bu Osmanlıcanın bilimsel bir tarifidir.
Bana göre;
Türkçe konuşanların Arap alfabesini kullanarak oluşturdukları bir “yazı” dilidir.
“Osmanlı İmparatorluğu” adını verilen bir devirde; Yöneticilerin her türlü bilgiyi “yazarak” kayıt altına aldıkları yazı dilidir.
Eğitimde, bilimde ve sanatta harika eserler vermelerine yardımcı olan bir dildir Osmanlıca.
KOLAY MI? ZOR MU?
Dünya dillerinde en zor dil de olsa “pratik” dediğimiz “konuşma dili” en kolayıdır.
Gramer/Dil bilgisi kısmı ise hep “zor” olmuştur.
…
İçinde “azınlıklar” olsa bile;
“Müslüman” çoğunluğun hiç yabancı olmadığı bir “Kur-an” dili alfabesi ile yazılmış eserleri okumak hiç “zor gelmemiştir o devir insanlarına.
Arap dili alfabesini kullanarak; basılı eserler devri gelmeden önce bile; ilim ve bilim adamları o kadar güzel “yazma” eserler yapmışlardır ki; bunlara ait eserleri bazı müzelerde “orijinal” haliyle görmek ve hayran olmamak mümkün değildir.
“Arapça” çok zengin bir dildir.
Konuşmalarda “ses zenginliği” önde gelir.
Bizim bir “H” sesini; onlar daha farklı “ses” tonlarda çıkartarak “müzikal” bir zenginlik katarlar.
Ama gramerleri bize göre çok çok zordur.
Yazı dili ise aksine o kadar kolaydır.
Atalarımız; işte bu yüzden “Arap Alfabesi” kullanmışlardır.
FAKAAT
İmparatorluk büyüdükçe sınırlarına kattığı ülkelerin kültürlerinden etkilenmiştir.
Bunları yazı, müzik alanında olduğu kadar mimari eserler de görmek mümkündür.
“Saray” bu zenginliklerin “odak” noktası olmuştur.
Fakat öyle bir zaman gelmiştir ki; konuşma dili ile “sarayın yazışma dili” kirlenmeye başlanmıştır.
Arapça ve Farsça kelimelerin harmanlandığı; resmi yazışmalarda “çok süslü bir hat sanatı” ile yazışmaların yapıldığı ve içinde “tek-tük” Türkçe kelimelerin geçtiği bir “yazı dili” ortaya çıkmıştır.
“OSMANLICA” adını alan bu yazı dili; halktan kopmuş, eğitim öğretim ve bilim alanında yavaşlamalara neden olmuştur.
SARAY yazışmalarında kullanılan cümleleri anlamak için; sizin de “SARAYLI” olmanız gerekiyordu.
VE ATATÜRK
Osmanlı İmparatorluğu’nun şu veya bu nedenle parçalanmasına; Anadolu insanı adına “DUR” demiştir.
…
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ” devletinin o savaş külleri arasından yeniden doğmasını sağlamıştır.
“Muassır medeniyetler” diyerek; “uygarlık seviyesi yükselmiş” ülkeleri hedef alan ATATÜRK; birçok devrimler yapmıştır.
HARF DEVRİMİ
“Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkındaki kanun” maddesi “1 Kasım 1928” TBMM kabul edilmiştir.
Arap alfabesi yerine Latin Alfabesi kullanılmaya başlanılmıştır.
Okuma ve yazması daha kolay olan yeni Alfabe halk tarafından hemen benimsenmiştir.
BUGÜN
“Osmanlıca” yazılmış eserlerle doludur tüm yurdumuz.
Kütüphanelerimizde o kadar çok yazılı ve basılı eserler vardır ki; ancak bir avuç meraklı kişilerce bilinmektedir.
Çeşmeler, türbeler, mezar taşları, kitabeler; bize “yabancı” gelmektedir.
Gelmemelidir!
Öğrenmeliyiz.
Osmanlıcanın Türkçe olduğunu bilmeliyiz.
Yasak bir dil gibi algılamamalıyız.
ANTALYA
Bugün Antalya surlarında, çeşmelerinde, ev girişlerinde yazılı ne güzel eserler vardır. Bunları okumayı öğrenmeliyiz. Kendi kendimize yabancı olmamalıyız.
VE
Yetkililerimiz de böyle eserlerin yanına, altına; bugünkü okunuşlarını yazarak halkı aydınlatmalıdırlar.
Ben Osmanlıca öğreniyorum ve çok mutluyum.
Yorumlar
Kalan Karakter: