Kemal Sunal filmleriyle, ıvır zıvır reklamlarla halkın gözünü doldurmaya çalışan bu TV/radyo kanalları il sınırlarını maalesef aşamadılar.
Çünkü TV nedir, radyo nedir bilgileri yoktu! Olaya sadece “ticari” olarak baktılar ki hâlâ da bakmaktadırlar.
YEREL/ULUSAL
Bazı kanalların kadrolarını “daha iyi” seçerek; izleyicilerinin beğenilerini kazanmayı başardıklarını gördük.
Haber, magazin, kültür, sinema ve eğlence proğramlarıyla öne geçen TV’ler oluştu.
Siyasi gündemin devamlı hareketli olması nedeniyle; “haber” saatleri arttı. Rekabet burada da kendini gösterdi.
Çok ciddi haber sunan spikerlerin yerine; halkın gözünün içine bakarak “haber” okuyan spikerler ilgi çeker oldu.
“İlk vuran kazanır” sözü gibi; halk diliyle konuşup anlatılan haber programları öne geçti. Benzerleri çıksa bile onlara erişemedi.
FOX TV
Sabah ve akşam haberlerini sunan spikerleriyle Türkiye’nin sesi oldu. “Tarafsız” bir yayın; halkın beklediği bir şey idi.
Başarılı sunucular Fatih Portakal ve İsmail Küçükkaya; haber saatlerinin en çok izlenenleri oldular.
Sabah programına davet ettiği konuklarıyla, ulusal ve yerel gazetelerin tüm sayfa tanıtımını yapıp içindeki haberleri; yerelden ulusala taşımasıyla Küçükkaya daha çok izlenir oldu.
Atatürk ve anneler hakkındaki samimi sözleri ve tanıtımın yaptığı kitaplarla toplum bağlarını kuvvetlendirici bir unsur oldu.
MENDERES TÜREL
KONUK OLDU
Yaklaşan yerel belediye başkanları seçimleriyle ilgili bir turne yapan İ.Küçükkaya; Antalya Kaleiçi’ndeki Karaalioğlu Parkı’ndan “canlı” bir yayın yaptı.
Hıdırlık Kulesi’ne yakın köşeden yaptığı yayını görünce ben evden çayımı içmeden oraya doğru yola düştüm. Ben evden çıkarken Büyük Şehir Belediye Başkanımız Menderes Türel ile söyleşiye başlamıştı.
Geldiğimde proğram bitmiş; Menderes Türel bir köşede vatandaşları dinliyordu. İ. Küçükkaya’da sevenleriyle “selfie” çektiriyordu.
İTFAİYE KURTARDI
Nefes alacak vakit bulamayan Küçükkaya’nın hemen oradaki Kaleiçi İtfaiyesi’ne doğru kaçar adımlarla gittiğini gördüm. Orada bir müddet dinlendikten sonra tekrar dışarı çıkar çıkmaz “selfie” hastaları etrafını sardı.
İşte burada dikkatimi çeken olay şu oldu; peş peşe gelen ve bazen konuşan ve bazen fotoğraf çektiren insanlara karşı bir an olsun “ters bakış, azarlama” gibi “davranış” sergilemedi!
Gayet Samimi, kucaklayan ve seven bir hali vardı.
Ben olayları fotoğraflamayı yeğledim. İsterdim bir “selfie” de ben çektirmek “Kaleiçi Hatırası” olmadı.
Antalya’nın ve Kaleiçi’nin tanıtımına vesile olan İsmail Küçükkaya’nın yayın hayatının ve başarılarının devamlı olmasını diliyoruz.
:::: ::::
BIKMAYACAĞIM!
Kaleiçi’nin güzelliklerini bozan tüm görüntüleri fotoğraflamaktan bıkmayacağım.
Çünkü “Kaleiçi güzeldir” bunu biliyoruz.
Onu çirkin göstermeye çalışanlara karşı mücadelem bitmeyecektir.
Mesela “İtfaiye Yangın Hortumları” o civarda bulunan bazı “bilinçsiz” kişilerce dükkân önü yıkamak için kullanılmaktadır.
Hâlâ bu huyundan vazgeçmeyip; o dolaplara ve hortumlara zarar veren birileri var.
Ben fotoğraflıyorum. İtfaiye gelip düzeltiyor. Ama onlar bu çirkin huylarından vazgeçmiyorlar, inadına!
Antalya Valimiz mi, Antalya Emniyet Müdürlüğü mü, Zabıta mı, İtfaiye Müdürlüğü mü ya da ASAT mı bu konuya el atıp; bu laubali ve vurdumduymaz, zararlı hareketi önleyebilirler!
Ya da o dolabı iptal etsinler veya kilit taksınlar.
Utanılacak bir görüntü.
Yorumlar
Kalan Karakter: