kanalizasyon şebekeleri tarafından akıtıldıkları deniz veya iç sularda ; sızdırmalı foseptikler yolu ile yeraltı suyu depolarında olumsuz etkiler yaratmaktadırlar.
Bu maddelerin alıcı ortamda ayrıştırılması son derece sınırlıdır. Ortaya çıkan problemlerden birincisi ABS ve kısmen de LAS'ın canlı organizmalar üzerindeki toksik etkileri, ikincisi de ötröfikasyondur.
Her iki etkide de aşağıda görülen olaylar zinciri oluşmaktadır :
1 - Ortamdaki can tür adedi azalmakta ve biota'da belirgin değişiklikler ortaya çıkmaktadır.
2 - Özellikle ötröfikasyon sonucu ABS'ye dayanıklı bitkisel ve hayvansal türlerin biyomass'ı (birim kütleye düşen canlı ağırlığı) büyük bir artış göstermektedir.
3 - Suyun bulanıklığı gerek planktondaki artış, gerekse bunların oluşturduğu organik maddelerdeki artış nedeniyle artmaktadır.
4 - Sedimentasyon hızla artmakta ve su kütlesinin miktarı azalmaktadır. (Göl ve barajlarda)
5 - Anoksik ortam şartları H2S oluşumu ortaya çıkmaktadır. Bunların sonucunda ise, içme sularına kaynaklık eden böyle bir sudan alınacak suyun,
- Arıtma işlemleri güçlenmekte, şebekeye verilen suyun tad ve kokusu kötüleşmektedir.
- Bu sular insan sağlığı için tehlike yaratabilmektedirler.
- Suyun temizleme yeteneği kısıtlanmaktadır.
….”
Yukarıdaki notları internetteki bir siteden sizlere “bilgi” için aldım.
FARKINDA DEĞİLSİNİZ!
Sizler de benim gibi her gün görüyorsunuz ama önemsemeden geçiyorsunuzdur sanırım.
Birçok iş yerleri sabahları dükkân içi temizliği yaparken; “deterjan” dökerek yıkadıkları yerlerin pisliğini; paspas veya fırça ile hemen dükkân önüne döküp bırakmaktadır!
Ben her bunları her gördüğümde içimden:
“Dükkânınızı temizliyorsunuz ama sokağı kirletiyorsunuz hiç haberiniz yok!”
Gerçek de bu değil mi?
Antalya ve Kaleiçi’nde yol boyunca temizlik yapanlar hemen hemen her gün bu “zararlı” alışkanlıklarını sürdürüyorlar.
Kimse de bu konuda bir “uyarı” yapmıyor!
Çünkü “çevre bilincimiz” yok!
Olayın “temizlik” kısmını görenler; dökülen o deterjanlı sularla nasıl büyük bir çevre ve insan sağlığına zarar verdiklerini bilmiyorlar!
OTO YIKAYANLAR
Kaleiçi’nde birçok sokakta; deterjanlı suları “normal” bir sabun gibi kullandıklarını sanan “oto yıkayıcıları” ile dolu.
Geçen hafta Kalekapısı’ndan girişte akan deterjanlı suların nereden geldiğine baktığımda; caminin köşesinde arabaların içinde birisinin otosunu yıkadığın gördüm.
Akan deterjanlı, bol köpüklü suyun fotoğraflarını çektim hemen!
Üzüldüm!
Bütün bu deterjanlı sular açıktan direk deniz suyuna karışacaktır mutlaka. Solunum yoluyla oradan geçenler de mutlaka bir şekilde etkileneceklerdir mutlaka!
BİLGİ PEK ÇOK
İnternete “Deterjanlı suların çevreye zararları” diye bir yazın; onlarca sayfa göreceksiniz bu konuda yazılmış.
Lütfen sizler de bu konuda duyarlı olun; çevreye bu kadar zarar veren bu tür temizlik malzemelerini kullanırken dikkat ediniz.
DETERJANLI SULARINIZI SOKAKLARA DÖKMEYİN.
OTOLARINIZI SOKAKTA YIKAMAYIN.
BU DÜNYA HEPİMİZİN!
:::: ::::
PATLAK HORTUMLA
SULAMA YAPILIRSA!
Kaleiçi güzelleşti ve güzelleşiyor da! Ancak biz bu güzellikleri ne kadar çok koruyabiliyoruz acaba?
Bakkaldan aldığımız paketli bir şeyin içindeki tüketiyor; dışını da ya yerlere ya da her hangi bir çiçek saksısının içine atıveriyoruz değil mi?
Haklısınız civarda hemen hemen hiç “çöp sepeti” yok!
Ama biraz sabır edip elimizde tutsak; bulduğumuz bir çöp sepetinin içine atsak olmaz mı?
İSRAF
Hıdırlık Sokak Kaleiçi’nin en güzel ve en renkli bir sokağı oldu.
Oraya konulan saksılar ve yeşillikler çok büyük bir beğeni kazanıyor. Birçok işçi zaman zaman budama yaparak ve belli günlerde sulama yaparak o saksılardaki yeşilliklerin zarar görmesini engellemeye çalışıyorlar.
Sulama nasıl yapılıyor biliyor musunuz?
Damlama sistemiyle değil; hortumlamaya yapılıyor.
Çeşmeye bağlanan 20-30 metrelik hortum sokak ortasında çekiştirile çekiştirile ağzında “aç/kapat” vanası olmayan hortumlarla; göz kararı “şarr…şarr” diye sulanıyor saksılar!
Üzerinden geçen araçların patlattıkları hortumlardan sular sokağa doğru yine “şarr…şarr” diye akıyor!
Sulama yapılırken görseniz “ağaçlar” değil de “sokak” sulanıyor sanırsınız!
YAPACAK BİR ŞEY YOK!
Bu söz Antalyalıların çok sevdiği bir söz olmuş.
“Çözüm bulalım, uğraşalım” diyen yok!
Öyle olunca “milli servet” sularımız; ya bahçe sulanırken ya da itfaiye hortumuyla dükkân önlerini yıkarken israf olup gitmektedir.
…
Belediyeler de seçim heyecanı var ama bunlar halka yapılacak hizmetleri veya önlemleri almaya “mani” değildir sanırım!
AMACIM:
TEMİZ BİR ANTALYA
TEMİZ BİR KALEİÇİ
Yorumlar
Kalan Karakter: