Ben doğma büyüme Ankaralıyım. Yüzmeyi Antalya’da kendi kendime öğrendim. Fazla açılamam ve deniz dibine “hiç” dalamam!
Kaleiçi’nde bir halıcı esnaf arkadaşımız; yüzme ve dalmayı aşmış; daldığı yerlerden bir şeyler bulup çıkartıyor!
Sakın hazine falan sanmayın! O, amatör balıkçıların falezlerden attıkları oltaların; deniz diplerinde sıkışıp kalan “kurşun” ağırlıklarını topluyor.
Yat Limanı’ndan Dedeman’a kadar olan sahilde genellikle sabahları yüzen Mehmet SAĞGÜN bey; her yaz yüzmek için girdiği deniz dibinden devamlı bir şeyler çıkartmayı adet edinmiş.
“Denizlerimiz dibi o kadar pis ki; topla topla bitiremezsin.” diyor.
Karaalioğlu parkındaki temizlik işçilerine;
“Siz buradan durun, ben çıkardıklarımı size vereyim. Siz de çöplüğe atarsınız” demiş ama onları ikna edememiş!
Zaten “falezler” üzerinde gördüklerimizden daha çoğu; onları kullananlar tarafından denize “zevk” olsun diye fırlatılan şeyler.
NELER VAR NELER!
Pet su şişeleri; boy boy ve marka marka!
Teneke “kola” şişeleri; hem cam hem de plastik olanlarla beraber denizin dibinde, kumların üzerinde yığınla duruyorlar!
Balıkçı ağları, metrelerce misinalar, balık olta iğneleri ve en çok da kayalıklara sıkışıp kalan “kurşun” ağırlıkları!
Boş tenekeler, deterjan kutuları, variller, bisiklet, oto lastikleri ve marketten “bedava” diye alınıp; çöplüğe değil de ortaya atılan ve oradan da denize düşen poşetler.
KİRLETMEYE HAKKIMIZ YOK!
Hiçbir yeri bir medeni insan olarak kirletmeye hakkımız yoktur.
Çöplerimizi bir poşet içinde; mutlaka çöp kutularına veya konteynırlarına atmamız gereklidir. Çöplerin toplanması hususunda; bütün belediyelerimiz gece gündüz büyük bir çaba içindedirler.
Fakat hızla artan şehir nüfusumuz ve bilinçsiz bir tüketici olarak bizlerin daha çok “çöp” yapan ürünler almamız neticesinde; onları toplayacak araçlar çaresiz kalmaktadır.
KÂĞIT-CAM-PLASTİK-SIVI
Tüm üretilen ve tüketilen ürünleri; bu kümelerde toplayabiliriz.
Eğer bilinçli bir tüketiciysek; çöplerimizi bu kümeler içinde ayrı ayrı toplar ve kapımızın önüne öylece koyarız.
Ve belediyelerimiz de bizdeki bu bilinci görünce; onlarda bunları “aynı” bilinçle toplayacaklardır.
“Geri dönüşüme” fazla bir kayıp olmadan gönderileceklerdir.
Böyle bir etkinlik; ülkemiz için de kazanca dönüşecektir.
MAALESEF
“Siyaset” ve “spor” kadar ilgi gösteremediğimiz bu sosyal konuda; devamlı çağın gerisinde kalmaktayız.
TÜRK VE MÜSLÜMAN DİYORUZ
Ama bir de bakıyoruz ki; bizlere hiç yakışmayan şeyler yapıyoruz:
• Yerler tükürüyoruz.
• Kabuklu yiyecekleri, sigara paketlerini rastgele yerlere atıyoruz.
• Plajları ve mangal yakılan yerleri çöplüğe çeviriyoruz.
• Yüksek sesle konuşuyor ve yüksek sesle müzik dinliyoruz.
• Otolarımız rastgele yerlere park ediyoruz.
• Duvarlara, ağaçlara, banklara, otobüslere, yollara, kaldırımlara, trafolara, direklere adımızı yazmayı çok seviyoruz.
• Parklardaki çiçekleri ve meyveleri sanki babamızın malı imiş gibi kopartıyoruz. Mani olmak isteyenlere de “Sana ne! Seni Belediyeye şikayet edeyim de gör” diyoruz.
• Ve daha neler, neler!
LÜTFEN
Bu tür çağ dışı alışkanlıklardan vazgeçelim artık.
Evimiz kadar; yollarımızı, parklarımızı temiz tutalım. Derelere, denizlere sigara izmariti bile olsa atmayalım.
TEMİZ BİR ANTALYA
TEMİZ BİR KALEİÇİ
Sloganımı her yerde söyleyelim ve uyalım.
:::::
ŞEMSİYELİ SOKAK
Antalya’nın ve Kaleiçi’nin bir cazibe merkezi oldu.
Ama kıymetini bilemiyoruz.
Ne esnaf sahip çıkıyor ve ne de Belediyelerimiz. İstiyorlar ki ben yapmayım o yapsın.
Bence önce esnafın bu işe %100 sahip çıkması gereklidir. O şemsiyeler sayesinde sokağınızın kazancı arttı; bunu sizler de biliyorsunuz!
İlla da belediye yapsın diye beklemeyin!
Bir hamle de sizler yapın, n’olur yani?
AÇIN ŞU SEMSİYELERİ ARTIK!
TURİST GELSİN! SİZLER DE KAZANIN.
Yorumlar
Kalan Karakter: