Türkiye’nin ve Antalya’nın tek cazibe merkezi olan Kaleiçi’ne turist akını devam ediyor.
İstatistikî bilgilerden ziyade kendi gözlem bilgilerime göre 2018 yılında maşallah Kaleiçi turistle dolup taştı. Yazın ben yoktum iki ay ama esnaf arkadaştan duydum “çok turist var Ömer bey” diye bana telefonda söylediler.
Kimler bu turistler derseniz; görüntü olarak KORELİLER ilk sırada. Alışveriş yapmazlar, konuşmazlar, grup halinde yürürler. Beraber fotoğraf çekerler ve giderler.
Almanlar, Hollandalılardan daha çok gelenler ise RUSLAR idi.
Bana göre en çok gelen turistler ÇİNLİLER oldu.
Genç Çinliler çoğunlukta. Ailece gelenler küçük gruplar halinde Kaleiçi’nde gezinti yapıyorlar. Çok temiz giyiniyorlar. Hepsi güleç ve samimiler. Rehberli gruplar da oluyor.
Alış veriş yapmayı seviyorlar. Benim resim atölyem Çinli turistlerin uğrak merkezi oldu. İçerde ve dışarıdaki Çin kaligrafisiyle yazılmış yazılar onların dikkatini çekiyor. O tekniği bilenler benim çalışma masama oturup “hatıra” olarak bana güzel sözler yazıyorlar Çince!
Ben de kendi adıma, Kaleiçi ve Antalya’mız adına mutlu oluyorum; onlarla bir parça da olsa da kültürel sohbetler etmekten.
Kültür ve sanatı seven nice turistler benim bastırdığım; “Kaleiçi Evleri Kartpostal” serisinden devamlı alış veriş yapıyorlar.
Sanatçısının “ben” olduğunu öğrenince mutlaka bir “selfie” hatıra fotoğrafı çektiriyorlar.
İnstagram ‘da “kaleici.ressami” sayfamda bu fotoğraflardan bazı örnekler görebilirsiniz.
NETİCE
Japonların unuttuğu (!) ve son yıllarda hiç (!) gelmediği bir Kaleiçi’ni; ÇİNLİ TURİSTLER sık sık gelerek bir canlılık veriyorlar.
Umarım; benim gibi birçok esnaf aynı ilgi ve sevgiyi Çinli turistlere göstermeye devam ederler.
Şehrimiz adına ve ülkemiz adına bütün turistlere “Hoş geldiniz” demeli ve onları kazanmalıyız.
:::: ::::
BEN DE BIKTIM
Garip ama gerçek; sonunda beni de bıktırdılar.
“Ben Kaleiçi ressamı Ömer. Bugün geçerken gördüm 32 nolu itfaiye dolabının hem kapağı açık ve hem de su sızdırıyor!”
Sık sık Kaleiçi itfaiyesini arayıp; böyle ihbarda bulunuyorum yıllardır.
Onlar:
“Esnaf yasak olduğunu bile bile kullanıyor. Bizlerin de uyarılarını dinlemiyorlar. Bıktık”
Kanal V; yerel TV kananlımız da bu konuda çok güzel bir haber programı yaptı. Herkesimi aydınlattı.
Ama yılbaşı sonrası gördüm ki; “değişen hiçbir şey yok!” inanın. Yine dolapların kapakları açık. Yine sular sızıyor.
Ben utandım bu sefer ve gördüğüm ve fotoğrafladığım iki dolabı da Kaleiçi itfaiyesine bildirmedim.
ÇÖZÜM
Ben; bu vurdumduymazlığın, bu devlet millet malına zarar vermenin bedelini; Antalya Valimizin bu konuda çıkaracağı bir “yasak” duyurusu ile ortadan kalkacağına inanıyorum.
“Çünkü bu insanların “laftan” anlayacakları yok!
Bir “yangın” anında verecekleri zararları hesaba katamayacak kadar “düşüncesiz” kişilikli insanlar bunlar” diyor bazı duyarlı esnafımız!
:::: ::::
2018
Geçen sene yeni Kültür ve Turizm Bakanımız Kaleiçi’ni gezdi.
Harabe evler çöplük olarak duruyor; kimse sahip çıkmıyor.
Kaleiçi’ne gelen turist; “kalıcı” değil; “transit” uğruyor!
Giriş çıkışlar kontrole alındı. Otolardan “park parası” kesilmiyor çünkü yabancı otoların girmesi yasaklandı.
Kale duvarları oyuk oyuk. Otlar, çalılar ve sarmaşıklardan görünmüyorlar.
Yanan evlerin temelleri inşaat için açılıyor. Temelde tarihi yapılar çıkmasına rağmen bir müddet sonra üzerine tekrar yeni bina yapılabiliyor.
Sokaklarda sanki New York’un arka sokakları gibi varillerde ateş yakma modası hâlâ devam ediyor.
Grafiticiler ve talebeler; tarihi evlerin duvarlarını, kapılarını pencerelerini yazı tahtasına çevirdiler.
MOBESE kameralarının mı, belediye kameralarının mı, yoksa polis kameralarının mı “görüntülü kayıt” hiç yapmadıkları ortaya çıktı!
Hurdacıların, kâğıtçıların giriş çıkışlarını engelleyen yok.
Çöpler komşu evin duvarına zamansız (!) bırakılıyor.
İnsanların sakin sakin kahve içeceği bir yer olması gereken “kahve” yerlerinde “disko” müziği en son ses ayarında çalıyor.
“Dur” diyen yok!
Turistlere yardımcı olacak “yön” panoları hiçbir yerde yok.
Ve daha neler neler “var ve “yok” bir görseniz.
Yorumlar
Kalan Karakter: