Çünkü orası Antalya’nın en güzel bir köşesidir de ondan.
O küçük körfezin etrafını saran surlar ve üstündeki konaklar. Küçük mescit ve civardaki irili ufaklı çoğu “resmi” binalar bulunur.
Liman dediğimiz yer; bugünden geçmişe doğru bakarsak “devamlı” şekil değiştirdiğini görürüz.
Hangi devir daha güzel ise “Yat Limanı” dediğimiz; Antalyalının “iskele” dedikleri o yıllardaki gibi olmasını çok isterdim.
“YAT LİMANI”
Adı “Yat Limanı” ama işlev olarak “yat limanı” hiçbir zaman olamamıştır.
“Abur cubur” ne varsa doldurulmuştur bu güzelim limana!
Ama “yat” dediğimiz o lüks tekneler yoktur.
“Denizaltı” vardır!
Balıkçı kayıkları, motorları vardı eskiden! Şimdi ise o “iri kıyım tekneler” yanında birkaç tane sığıntı kayıklar ve motorlar durmaktadır.
Ama “yat” yoktur; “tekne” denilen; tamamen ticari “dolmuş” gibi çalışanlar vardır.
Merakla “Yat Limanı” denilen yere gelen insanların oturup da denizi, karşı karlı dağları seyredecekleri bir oturma alanı yoktur.
Lüks lokantalar da ancak turistler oturabilir.
Gezmeye, dolaşmaya gelenler bu kısa ziyarette oraları tercih etmeyebilirler.
CANAVARLI TEKNELER
Kara kara, üzerinde acaib şekiller, yaratıklar olan bu teknelere binmek cesaret ister.
Onlar da teknelerini böyle yaparak “müşteri” çekebileceğini düşünenlerin fikridir mutlaka!
Hıdırlık Sokak’ta bir “kahveci” açıldı!
Kahve içme yeri değil sanki “disko” ya da “çalgılı meyhane” “bangır bangır” müzik çalıyorlar ve müşteri gelecek diye bekliyorlar!
Hiç olacak bir şey mi?
KALEİÇİ
Tarihi ve kültürel bir mirasın parçasıdır.
Buranın kendine özel bir disiplini olmalıdır.
Her işletme kafasına göre ürettiği fikirleri; keyfince uygulamamalıdır.
Sadece trafik düzenlemesi yetmez.
Güzel bir Kaleiçi hepimizin beklentisidir.
VE FOTO?
Ankara’dan gelen misafirlerimiz merakla Yat Limanı’ndaki teknelere binerek bir gezinti yapmak istiyorlar.
Ben şimdiye kadar duymadım duyunca da şaşırdım.
Teknenin içine “bir şipşak” fotoğrafçı koymuşlar ve bu sözde fotoğrafçı; isteyenlerin de istemeyenlerin de “zorla” fotoğraflarını çekip; aldırmak zorunda bırakıyormuş!
“İstemiyoruz” dedikleri halde “Biz herkesin fotoğrafını çekiyoruz” diyerek Ankaralı misafirlerin fotoğrafını çekmiş!
Hiç böyle bir şey olabilir mi?
Zorla fotoğraf çek ve onları da almaya mecbur et!
Mutlaka bu konularda ZABITA veya bu yatçıların bir araştırma yapmaları ve onları bu konuda uyarmaları gerektiğine inanıyorum.
Yerli yabancı misafir/müşteri fark etmez “rahatsız edici” ve hatta “kişisel haklarına” taciz edici böyle bir tutum;
Yat Limanı turizmini de mutlaka olumsuz etkileyecektir.
“Kazanıyorum” sanan bu sözde esnaf “kaybettiği” şeyleri de hesaba katmalıdır.
BUNLAR BİR ŞİKÂYET DEĞİL; BİRER TEMENNİDİR.
Yat Limanı!
:::: ::::
YAĞMUR ALTINDA FOTOĞRAF
Geçen hafta içinde çok güzel yağmurlar yağdı. Fırtına değil de “çisil çisil” dedikleri şekilde.
Ben de havanın açacağını düşünerek atölyemi açtım.
Sokaktan tek tük geçenler var. Bir ara kulağıma Korece konuşmalar geldi. Kapının önüne çıkıp baktım ki ne göreyim?
Bir grup hanımefendi turist grubu durmuşlar; o yağmur altında bir “hatıra fotoğrafı” çektiriyorlar.
Rengârenk şemsiyeler ve gülümseyen yüzlerle çekilen bir “Kaleiçi Hatırası” fotoğrafı mutlaka; Antalya ve Kaleiçi’nin yağmur altında bile ne kadar güzel yer olduğunu o fotoğrafa bakanlara söyleyecektir.
Ben de onların bu mutluluk anlarını sizlere göstermek için fotoğrafladım.
…
Turizm güzel bir olgu.
Sevginin ve paylaşmanın en yaygın olduğu bir duygu.
Yorumlar
Kalan Karakter: