Antalyaspor’da işler iyi gitmiyor. Benim her ne kadar ümidim kalmamış olsa da, umarım bu sezon Süper Lig’e çıkabiliriz.
Çünkü çok zorlu ancak belki de avantaja dönüştürebileceğimiz bir fikstüre sahibiz.
Yani yukarı da çıkabiliriz, aşağıya da inebiliriz.
Geçtiğimiz hafta Başkan Gültekin Gencer’in düzenlediği basın toplantısında, Başkan Gencer beni eleştirmişti. ‘Eski bir yönetici çocuğu olarak bizim neler çektiğimizi, en iyi anlayan sen olmalısın. Bizleri en iyi sen anlamalısın’ demişti.
Evet bir futbol takımının özelliklede ikinci ligde şampiyonluk mücadelesi veren bir takımın ne şartlarda ve hangi koşullarda ayakta kalabildiğini iyi biliyorum.
Kolay bir iş değildir.
Kendin için bir şey isteyemezsin ancak Antalyaspor başkanıysan, gerektiğinde (Başkan Gencer’in söylemiyle) ‘dilenci’ bile olmak zorundasınızdır.
Evet Başkan Gencer ve yönetim kurulu üyeleri bu pozisyona bile düştüler.
Antalyaspor sezon sonunda Süper Lig’e de çıkabilir, ya da ligi 7. sırada da bitirebilir.
En azından play off şansı devam ederken, yani yol yakınken, tedbirleri almak gerekiyor.
Yoksa koca bir yıl boşa gidecek.
Şuan bu takımın yeri ilk 2 olmalıydı.
Ancak şuan ki duruma baktığımızda; Antalyasporlu bir futbolcunun maliyetine kurulan Altınordu takımının bile belki de play off şansı bizden fazla.
Çünkü bizi çok zorlu bir fikstür bekliyor.
Bu fikstür bizi yukarı da taşıyabilir, ilk 6 dışına da atabilir.
Ancak dün de söylediğim gibi benim ümidim tükendi.
Çünkü futbolcular kafasında Süper Lig’i silmiş, bitirmiş gibiler.Sahadaki performansları bunu gösteriyor.
Antalyaspor’daki en büyük sorun ise otorite boşluğu.
Bir teknik direktör maçtan sonra bile olsa, gece kulübünde eğlenmemeli.
Yusuf Şimşek’in Antalyaspor’a gelmesini en fazla destekleyenlerden birisi benim. Çünkü Yusuf Şimşek’in Antalyaspor sevgisini çok iyi biliyorum. Futbolculuk döneminde Antalyaspor’a ne kadar gelmek istediğine bizzat şahit olduğumu daha önce yazmıştım. Şuan da Antalyaspor’dan 1 kuruş para almadan, sadece bu takımı sevdiği ve çalıştırmak istediği için geldiğini belirtmek gerekir.
Antalyaspor’a boş mukaveleye imza atarak gelmek, sadece bu takımı sevmekle ilintilidir.
Ancak şunu söylemeliyim ki, Yusuf Şimşek’i en fazla ve en sert eleştirecek olan da benim.
Bunu geldiği gün de söylemiştim.
Şampiyonluğu hedefleyen bir takımın teknik direktörü olmak kolay bir iş değildir. Şampiyonluk kolay gelmez. Emek ister, acı ister, mücadele ister. Bunlar yoksa şampiyonluk hayal olur. Yusuf Şimşek 24 saatini ‘bu takımı nasıl şampiyon yaparım’ı düşünmeye vermeli.
Başkan Gencer’in de söylediği gibi, Yusuf hoca hırslı bir insansa, bu hırsını futbolcularına aşılayabilmeli. Kimse kusura bakmasın, ‘ister kazanılmış maç sonrası’ denilsin, ister ‘izinli günü’ hiç fark etmez, bir futbolcu ile o takımın teknik direktörü aynı anda, aynı gece kulübünde bulunamaz.
Bu durum, o takımdaki otorite boşluğunu gösterir.
Antalyaspor bu sezon hedefini gerçekleştiremezse bunda hepimizin sorumluluğu var demektir.
Başkanın da, yönetimin de, taraftarın da, medyanın da, futbolcunun da.
Yani kısaca Antalya’nın sorumluluğu var demektir.
Herkes şuan, yani yol yakınken bu başarısızlığın bir yerinde tutabilmeli. Kendine bir pay çıkarabilmeli. Çıkarabilmeliyiz ki, kalan 4 haftada istenilen hedefe ulaşabilelim.
Ben kendi adıma çıkardım, ya siz?
Yorumlar
Kalan Karakter: