Dün Rize’de, adeta korku filmi izledik.
Bu sezon özelikle kendi evinde oynadığı futbolla dikkat çeken takımlardan birisi olan Çaykur Rizespor ile oyun sistemi tamamıyla Samuel Eto’o’ya endeksli Antalyaspor karşı karşıya geldi.
Hikmet Karaman’ın bu ligin iyi teknik adamlarından birisi olduğunu ve analiz uzmanı olduğunu çok iyi biliyoruz.
Dün sahada ise hafta içi boyunca Antalyaspor’u iyi analiz ettiği, dersine iyi çalıştığı açık ve seçik bir şekilde belliydi.
Yusuf Şimşek’in üzerinde ise geride kalan 4 haftanın sanki sarhoşluğu var gibiydi.
Dersine iyi çalışmış bir teknik adamla, dersine çalışmamış,’nasıl olsa Eto’o var’ diyen teknik adam karşı karşıya gelmişti.
Hafta içi söylemiştim, yine söyleyeceğim.
Yalnızca Samuel Eto’o’ya bel bağlamak, onun şapkadan tavşan çıkartmasını beklemek doğru bir şey değil.
Evet Eto’o büyük futbolcu.
Ancak tek başına takımı alıp, sırtlayıp nereye kadar sürükleyebilir?
Kaldı ki, Eto’o’nun kötü oynayacağı, hatta sakat ya da cezalı olduğu için oynayamayacağı maçlar da olacaktır.
İşte bu durumlar için bir B planına ihtiyaç mutlaka var.
Dün gördük ki Antalyaspor’un bir B planı şuan için yok.
Ancak mutlaka olmalı.
Yani kötü giden maçlarda yapacağınız hamle Ahmet Aras’sa, işimiz zor demektir.
Dün Rizespor, bize büyük bir ders verdi.
Önemli olan şey ise bu yenilgiden üzerimize düşen payı almak.
Sadece Eto’o’nun tek başına takım olmadığını, hatta sihirbaz hiç olmadığını kabul etmek.
Bir musibet, bin nasihatten iyidir sözüyle hareket edip, hatalarımızı görüp, dersler çıkarırsak, bu maç için ‘sadece bir yenilgi’ diyebiliriz.
Çıkarmazsak, Rize gibi dersine iyi çalışan takımlar karşısında bu filmi daha çok izleriz.
Yorumlar
Kalan Karakter: