Her zaman ortak paydamız olan kent bilincinin, Antalya’daki eksiklerini dile getirdim. Bunun içinde; başta yerel basın olarak, çuvaldızı kendimize batırdıktan sonra; kent bilinci içinde olmazsa olmazların arasında yer alan spor ve özellikle kentin takımının değerinden söz ettim.
Ancak buna rağmen yaşananların, konuşulanların tam tersini yaşamamıza neden olması, beni öncelikle Antalya adına fazlasıyla üzmekte.
Zamanımız algı yönetimi…
Zamanımız iyi ve doğru iletişim zamanı…
Hele hele zaman; bir yaptıysan, 10 anlatma zamanı…
Kent bilincinin önceliği de iletişimden geçer. İşte bu iletişimle ilgili yaşanılan en önemli kaza, oturduğu koltukta kent bilinci adına önem taşıyan Antalyaspor Kulübü’nün Başkanı Sayın Ali Şafak Öztürk’tür…
Öncelikli olarak Sayın Öztürk’e, kendisinin ya da profesyonel anlamda basınla, kamuoyu ile iletişimi sağlayacak profesyonel kişi ya da kurum gerekmektedir.
Sayın Öztürk’ün tamamlanması gereken en önemli eksiklik budur. Gazetecilik deneyimim, iletişim uzmanlığım anlamında yeni yönetimin başta başkan olarak, basınla ve kamuoyuyla iletişimi olmadığı gibi, bir de ciddi ve önemli duvarlar örülmektedir. Bu duvarlar kişisel olarak, ne başkan, ne de yönetime zarar vermez. Zarar görecek olan Antalyaspor, dolayısıyla Antalya olacaktır. Bu da oluşturmaya çalıştığımız kent bilincinin temeline bomba atmak demektir.
Sayın Öztürk, öncelikli olarak kimsenin kendisinin şahsi telefonuna ulaşamayacağından söz etmektedir. Sayın Öztürk, eğer toplumla arasında köprü kuracak basınla diyaloga geçilmezse; işi sadece kentin en önemli değeri olan Antalyaspor ile ilgili kamuoyuna bilgi vermek zorunluluğu olan basın mensuplarını, kulaktan duyma bilgilere muhtaç etmesi anlamını taşır. Bu durum ise bilgi kirliliği dışında, kimseyi bir yere götürmez. Hatta Antalyaspor’a zarar verir.
Sayın Öztürk’ü bir basın mensubu neden arar?
Antalyaspor Kulüp Başkanı olduğu için…
Sayın Öztürk’ün şunu kesin ve net bilmesi gerekir. Biz basın mensuplarını, kamuoyunu, hatta taraftarı, Antalya’da yaşayıp, Antalyalıyım diyen hiç kimseyi; ne başkanı babasının ticarette ya da siyasette duruşunu, ilişkilerini, başkanın kendisinin kiminle ne iş yaptığını, ticari diyalogları inanın tüm samimiyetimle söylüyorum hiç ama hiç ilgilendirmiyor. Oturduğu koltuk Antalyaspor’un başkanlık koltuğudur, o koltukta kim oturursa otursun doğru bilgiye ulaşılması adına görüşülmesi gereken kendisi dışında kimse olamaz.
Yok hayır; Sayın Öztürk, benim işim gücüm var, ticaretim var derse o zaman sorarım bu güç para vb.’ye rağmen Antalyaspor koltuğunda ne işin var?
O zaman bu koltuğa Antalya sevdalısının oturması gerektiğini dile getiririm.
Sadece kendimden örnek vermem gerekirse, 27 yıllık gazetecilik hayatımda 24 saat telefonum açıktır. Çünkü ben yerel gazetecilik yapıyorum, yerel yöneticiler başta olmak üzere okuyucularımın bana ulaşması gerekir. Kimse de ‘nasılsın?’ diye aramaz, ya kamuoyuna açıklayacak bir durum söz konusudur ya da karşımdaki kişinin bir derdi vardır. Ya da tam tersi olur. Bu kentin en yoğun insanlarını ele alırsak; Sayın Vali Münir Karaloğlu, Sayın Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’i aradığımda onca işinin içinde o an telefonuna yanıt veremese bile, mutlaka gün içinde döner. Bu nedendir, oturdukları koltukların sorumluluğundan kaynaklanır, kent bilincinden kaynaklanır. Ben de gazeteci olarak, böylesi sorumluluğu olan insanları öyle boş sebeplerden dolayı da zamanını almam. Bu bilinçle baktığımızda Sayın Öztürk’ün, tamamlaması gereken eksikliği daha belirgin ortaya çıkmaktadır.
Sayın Öztürk çok zengin olabilir, çok önemli bir şirketin yönetiminde, çok değerli bir otelin sahibi hatta ülkemizin önde gelen ailelerinden birinin varisi de olabilir, ama bu titrileri başkana Antalyaspor’un verdiğini veremez. Sayın Öztürk’ün başta Antalya olmak üzere ülke genelinde tanınmasının en önemli nedeni Antalyaspor’dur. Bu gerçekle de yola çıkarsak, herkesin herkese vefa borcu oluşur.
Sayın Öztürk, ticaretini yaparken koruma ordusuyla gezebilir, ancak basının karşısına, Antalya sevdalılarının karşısına geçerken, bu şova gerek yoktur. Çünkü Sayın Öztürk’ün kılına zarar gelmesini istemeyecek insanlarla karşı karşıyadır. Antalya sevdalısı olmak, kulübüne zarar gelmemesi demektir, kulüp başkanına, yönetim kuruluna sahip çıkmak demektir. Yaşadığı ortamda böylesi vefa, böylesi fedakarlıkları görmesi zor olan Sayın Öztürk’ün öncelikli olarak bu duvarları ortadan kaldırarak, doğru ve seviyeli iletişimle kamuoyu bilgilendirmesi kaçınılmazdır. Her işi profesyonelce düşündüğünü çevresindekilere hissettirdiği için konuyla ilgili kişi ya da kurumla anlaşarak da bu sıkıntıyı çözebilir. Ama ‘Bana telefonla ulaşmak zordur’ diyerek belki de iyi niyetle dile getirdiği ama başkanlığını yaptığı Antalyaspor’u yarın sıkıntıya düşüreceği açıklamalar kimseye yaramaz.
Sayın Öztürk, kendi şirketi gibi Antalyaspor’u yönetmezse ve manevi değerinin farkına varacağı zihniyetle hareket ederse de Antalya kazanır…
UNUTMA
Sebze ve meyvenin
artık künyesi olacak
Gümrük ve Ticaret Bakanlığının Sebze ve Meyvelerin Toptan ve Perakende Ticaretinde Kullanılacak Künyelere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliği Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Sebze ve meyvelerin toptan ve perakende ticaretinde kullanılacakkünyelerde ürünün miktarı, nereden geldiği, üretici bilgileri ve üretim tarihinin de aralarında yer aldığı bazı bilgiler yer alacak. Buna göre, sistem üzerinden tekli, çoklu veya etiket formatında basılacak künyelerde, ürünün üretim veya ithal edilmişse ithal tarihi, adı, cinsi ve türü, ülkeye girdiği gümrük kapısının bulunduğu yer, gideceği yer, üretici bilgileri, miktarı, araç bilgileri, sertifika bilgileri ve bakanlıkça uygun görülecek diğer bilgiler yer alacak.
GÜNÜN SÖZÜ
Bir milletin gerçek değerleri hisse senetleri değil, hissi senetleridir. Sunay Akın
GÜNÜN FOTOSU
#simdiantalyazamanı
#antalyamerhaba
Yorumlar
Kalan Karakter: