Şimdi yazacaklarım hayal ürünü değildir. Kişi ve kuruluşlar gerçektir. İsimler gerçek kişilerin ve kurumların ismi olup, değiştirilmemiştir.
Gazetecilik çok farklı bir meslek…
Aynı zaman diliminde yazdığınız bir haber, bir köşe yazısından sonra kimileri size nasıl teşekkür edeceğine bilemez, kimileri de yazdıklarınızın doğru olduğunu bile bile size nereden zarar vereceğinin arayışına girer.
Güler misin? Ağlar mısın?
Ödül ve cezanın birlikte yaşandığı bir çok habere imza atmış olmama karşın ‘YOK ARTIK!!!’ dedirtecek yaşanmışlıkları tecrübe edinmeye devam ediyorum. BENİ ŞAŞIRTAN YAŞADIKLARIMIN AKILDA, MANTIKTA, HUKUKTA, DEMOKRASİDE YER BULAMAMASIDIR..!
Bildiğiniz gibi geçtiğimiz haftalarda ‘Yatağından trilyonlar akan Boğaçay Dosyası’nı açmıştık. ‘Hesap hesap içinde’ başlıklı ilk haberimiz üç bakanın imzasıyla alınan kararla madenlerin kapatılması ve kapatılan madenlerden Boğaçay Asfalt İnşaat Taahhüt A.Ş.’ye belediye tarafından ödenecek olan 14 milyon 664 bin 627 lira 64 kuruşun ödemesinin, rehini paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatan Hesapçıoğlu Otomotiv A.Ş'ye ödenme talebinin yer aldığı haberimiz üzerine 4. Asliye Ticaret Mahkemesi kararı ile durdurulmasıydı…
Boğaçay A.Ş. alacaklısı Hesapçıoğlu Otomotiv A.Ş.’nin sahibi Sayın Emin Hesapçıoğlu’nun rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlattığını, satışa kadar işlemi sürdürebileceğini, yasayı dolanarak alacağını tahsil etmek istediğini ifade ederek, gerçek hak sahiplerinin işçi ve devlet alacakları olması gerektiğini vurgulamıştık.
Hesap hesap içinde tutmayınca, 14 milyon 664 bin 627 lira 64 kuruşun gerçek hak sahibi işçilerin yıllardır bekledikleri alın terlerinin ödenmesi umut oldu.
Bu haberin ardından Antalya dışında Ankara’da da gelişmeler yaşandı. Alınan kararlar, imzalanan evraklar tekrar tekrar gözden geçirilmeye başlandı.
Bu arada kimileri cesaret dedi, kimileri tebrik etti, kimileri arı kovanına çomak soktun dedi… dedi… dedi..!
İşte birilerinin arı kovanına çomak sokarsanız olacağı buydu diyenleri desteklercesine, Hesapçıoğlu Otomotiv A.Ş.’nin sahibi Sayın Emin Hesapçıoğlu, Antalya 4. Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurarak 1 Mart 2018 tarihinde talep edip aynı gün gazetem Hürses ve şahsımla ilgili mahkeme kararı çıkarttı.
Bu karar nedir?
T.C. Antalya 4. Sulh Ceza Hakimliği 2018/1312 dosya no ile 1 Mart 2018 tarihinde Sayın Emin Hesapçıoğlu’nun Avukatı Sayın Ahmet Onaran’ın başvuru dilekçesini kabul etmiş. Yine aynı gün olan 1 Mart 2018 tarihinde de Hürses Gazetesi’nin yazarlar, Hürses Gazetesi’nin gazete arşivi ve şahsımın Facebook ve Twitter hesaplarına erişim engeli getirilmesine HÜKÜM verilmiş.
Miş diyorum…
Çünkü karar alınmadan önce ne gazetenin sorumlusu olarak, ne de şahsımın sosyal medya hesaplarıyla ilgili hiçbir soru sorulmamış, ifadem alınmamıştır. Karar alınmış, karara hüküm verilmiş ve ne gazeteme ne de şahsıma tebliğ edilen hiçbir evrak gönderimi de söz konusu olmamıştır.
Gazetemizin Hukuk Danışmanı Avukat Sayın Şaylan Çığgın’ın tecrübesi sayesinde hakkımızda alınan kararları öğrenme imkanı bulduk. Sosyal medyanız açık demeyin, karara itirazımızı yaptık hukukun vereceği kararı bekliyoruz.
Bir gün sosyal medya hesaplarıma ulaşamazsanız ya da gazetemizin arşivinde geçmişe yönelik bir haber ararsanız bilin ki doğruları yazdığımız adına aldığımız ‘CEZA’nın bedelini ödüyoruzdur.
SUSMAK başka bir şeydir…
SUSTURULMAK bambaşka…
Bizim mesleğimiz özgürlük ister, cesaret ister, bilgi ister, tecrübe ister. Bunlara sahip olduğunuzda kaleminizi öyle güçlü tutarsınız ki, size ceza kesmek isteyenler ancak sizi yok etmeyi başardıklarında elinizdeki kalemi hala bırakmadığınızın farkına varırlar. Çünkü kalemini sağlam tutanlar yazabildiği her kelimeyi, insanların gözlerinin içine baka baka söyleyebilir.
Bir taraftan bunları yaşarken, diğer taraftan da yıllarca alın terlerinin karşılığı adına hukuk savaşı veren işçiler girdi devreye...
Kesilen cezaya karşı yüzünüzdeki tebessüm daha dururken, işçilerin size ulaşıp ettiği teşekkürler, hak savaşında verdikleri hukuksal mücadelede doğruları yazarak onlara verdiğiniz destekle yeniden yeşeren umutlar ne size cezayı düşündürür, ne de yanlış yapanların kumpaslarını…
İşte kalemini sağlam tutanların ödülü budur…
İnsanların haklarına ulaşmasında etkinizin olması…
Kurumuş umutların tam dibine döktüğünüz bir bardak su gibi, hak arayışındaki insanlara umut olmanız.
İşte budur; sadece gazeteciliğin getirisi…
Bu da bize yeter diyerek, kafamızı koyduğumuz yastığımızda kuş tüyü kadar hafif vicdanımızın o güzel sesi…
210 işçinin alacağı olan toplam 10 milyon TL’nin önündeki engelleri kaldırmak paha biçilemez…
Hele hele saymakta zorlandığım bana ulaşan emeklerinin karşılığını almak isteyen işçilerin mailleri, mesajları…
Birini sizlerle paylaşmak isterim…
Sayın Ahmet Karaağaç göndermiş:
“Merhabalar Ebru Hanım. Ben Antmos Asfalt’ta senelerini ve emeğini kaptırmış bir işçiyim. Yaptığınız haber olmasa emeğimizin nasılda uçup gittiğini anlayamayacaktık bile. Haberinizden dolayı size ne kadar teşekkür ve minnet etsek azdır. Tekrar çok teşekkürler sağ olun ve benim gibi yüzlerce insanın da hakkını kurtardınız. Başarılarınızın devamını dilerim hayırlı akşamlar.”
İşte bu da ödül…
Ama bana göre VİCDAN…
Yorumlar
Kalan Karakter: