Antalya siyaseti diğer kentlerdeki siyasete benzemez. İstanbul, Ankara, İzmir ve Kocaeli ile karşılaştırdığımda Antalya siyasetinin daha hızlı aktığını, günü kurtarma politikasıyla hareket ettiğini iyi gözlemleyebilirsiniz.
Antalya’da bir elin parmakları kadar bile olmayan tek tük kişiler, sadece stratejik ilerleyerek politika üretiyor desem doğru olur. Yalnız, yorumumda politika ile rantı birbirinden ayırmak gerekir. Koltuğu giden yolda rant olmaz. Koltuktan sonra durduğunuz yere göre rant sisteminin içine dahil olabilirsiniz.
Benim kafama takılan her daim içten içe rekabet içinde olan hatta zaman zaman kamuoyunun bilgisi dışında birbirine giren iki belediye başkanının tarafları olduğunu hepimiz iyi biliriz. Başkanların etrafındaki adamlar duruşunu ortaya koyar ve kimin hangi belediye başkanının yanında durduğunu açıkça anlarız. Antalya’da böylesi durum varken sadece bir kişi nasıl olur da bu iki belediye başkanına yakın durarak hem işini çözer, hem de çift taraflı siyaset yapabilir! AESOB Başkanı Sayın Adlıhan Dere’den söz ettiğimi hepiniz anladınız değil mi?
Dere’nin yapıp hiç kimsenin yapamadığı bu gerçeği takdir mi etmek lazım, yoksa eleştirmek mi lazım aslına bakarsanız bilemedim. Ancak bunu başarırken yaptığınız, aynı anda ipin üstünde durduğunuz kişilerle kurduğunuz ilişkilerdir.
Kimi buna göbek bağı der, kimi ise başka bir şey…
Bunları gözlemlediğimde bana Antalya siyasetinde en dikkat etmemiz gereken kim diye sorduklarında tek bir ismi dile getiriyorum. ‘Adlıhan Dere en tehlikeli siyaseti yapan kişidir’ yorumunu yapmaktan kendimi alamıyorum.
Dere, bu başarısının farkında olmalı ki, sadece iki belediye başkanı arasında kendince bir denge oluşturmakla kalmayıp, başarısını Ankara’dan, bürokrasiye hatta AESOB dışındaki seçimlerde de Antalya’da oyun kurucu olarak görev almayı kendine sorumluluk ihsan eylemiş biri.
Gelelim konumuza…
Bildiğiniz gibi ertelenen Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) seçimleri 7 Nisan’da gerçekleşecek. Ardından da Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (AESOB) seçimi yapılacak.
ATSO seçimleri ertelenmeden önce, arka planda yaşanan oyunları herkes kendince değerlendirdi. Büyük isimlerin adını kullanarak yola çıkanlar, bunun üzerinden de ATSO seçimlerine siyaseti tam teşekküllü sokanların oyunları bozuldu. Şimdi seçim tarihi belirlendi. Ancak hiç kimse bozulan oyunlardan, bilinen dağların arkasına saklanarak döndürdüğü dolaplardan ders almamış olacak ki, yine aynı senaryo ile ATSO seçimlerine girmeye çalışıyorlar.
Oysaki bu kişiler, kimler kimler tarafından ‘mahallede dedikodu yapar gibi başkanlık yapma’, ‘her konuya burnunu sokma’ diye diye çok uyarıldı ama nafile… Huylu huyundan vazgeçmiyor ve koskoca Antalya Ticaret ve Sanayi Odası gibi kentimizin ekonomi alanında vitrinini değersizleştiriyor.
Şimdilik ATSO seçimlerine mevcut Başkan Sayın Davut Çetin ve Antalya Organize ve Sanayi Odası Başkanı (OSB) Sayın Ali Bahar aday…
Kişilik olarak çok sevdiğimi ama ATSO gibi kurumun başkanı iken yeniden aday olmasına rağmen, oynanan oyunun baş aktörü olup başta temsil ettiği ATSO’nun değersizleştirilmesine, ardından da kendi adına zarar vermesi nedeniyle Sayın Davut Çetin’e Antalya’nın değerleri adına kızıyorum. Seçim kazanmak için sadece ATSO üyelerine ihtiyacı varken, vizyon sahibi olmayan, sadece kendine rol biçmek adına seçimlere dahil olmaya çalışan insanlara prim veren Çetin, temsil ettiği camiaya zarar vermekle kalmamış, olmadık insanlara paha biçmiştir. Bu durum da keskin çizgiler halinde ATSO seçimlerini siyasi bir seçim şekline dönüşmesine neden olmuştur.
AESOB Başkanı Sayın Adlıhan Dere’nin, Kepez Belediye Başkanı Sayın Hakan Tütüncü’nün, muhalefet partisi ile anılırken oyunun içine dalıp, kendine yeni bir siyasi kimlik arayan hatta yaptığı işle değil siyasi kimliğiyle yeniden var olmaya çalışan iş adamlarının ATSO seçimlerinde ne işi var?
Sayın Davut Çetin, komitelerden çıkana kadar ona destek verenler sayesinde meclis oluşturduktan sonra, oyun kurucuların başka bir ismi başkan olarak çıkaracağını göremeyecek kadar koltuğa tutkusu mu vardır?
ATSO seçimleri için siyasetin en tepesindeki isimleri kullanarak yol alan Dere’nin, AESOB başkanlığı için tek aday olmasına rağmen sosyal medya hesaplarındaki paylaşımları iyi incelemek gerekir. Esnaf dışında her an, her alanda olan Dere’ye, kendisine oy verecek oda başkanlarıyla paylaştığı fotoğrafların hepsinde ortak bir cümle var:
“Birlik seçimlerinde şahsımı kayıtsız şartsız desteklediklerini belirten…”
Dikkatinizi çekerim..!
Kayıtsız, şartsız!
Dere, kendisi adına kayıtsız ve şartsız cümlesiyle esnafla yol alabilir, bir şey diyemem ama ATSO’yu ele geçirmek adına yine kayıtsız şartsız cümlesiyle Çetin’e akıl veriyorsa, işte tam orada Antalyalının vizyon sahibi donanımlı iş dünyasının önde gelen isimlerinin tepkisiyle karşılaşır. Karşılaştığı tepki de öyle esnafın tepkisi gibi değil, adeta oyunda rol alanların dahil olduğu siyasi kimliklere de ciddi zarar verir. Bu durumun vebalini de; değil Davut Çetin, hiç kimse ödeyemez.
Gelelim ATSO’nun diğer adayı Sayın Ali Bahar’a. Hiçbir zaman Sayın Davut Çetin kadar samimi olmadığım bir isim olan Bahar’ı; yaptığı iş, yönettiği OSB ve yönetiminde olduğu ATSO’daki durumu ile değerlendirme fırsatı buldum. Projeleri, hedefleri, konuşma metinleri hafife alınmayacak, gelecek vaat eden öncü bir isim olarak değerlendirdim. Ben dahil kişilerle kurduğu ilişkilerde, sınırları belli olan, hanla hamamı, ak ile beyazı birbirine karıştırmayan bir isim olarak tanımaya başladım. Ancak benim için en değerli olduğu nokta Antalya OSB Başkanlığı seçimlerine kısa bir süre kala, hatta ATSO Başkan adayı olduktan sonra kendisinin önüne sunulan zorlamalara rağmen duruşudur.
Antalya OSB’da bir yanlış, bir açık arayıp bulunamayınca, Ali Bahar ile ilgili ihbar edenin kim olduğu açıklanmadan 2 bin TL’lik harcırahı gitmediği bir fuara gitmiş gibi gösterilip, kendi hesabına yatırdığı iddiası tam bir geçmişten kalan alışkanlıkların yansıması olarak aklıma takıldı. Bunlar olmadı bir de başka bir taktikle Bahar’ı bitirelim zihniyeti eski alışkanlıklardan öte bir şey değildir, cümlesini kurmaktan kaçmıyorum. Eski alışkanlıklarının ATSO seçimlerine yansıtılması ve bunun karşısında ‘haksızlık yapılıyor’ diye bangır bangır bağırması gereken Bahar’ın, temsil ettiği Antalya OSB ve ATSO’yu düşünerek resmi açıklama ve hukuksal boyutta hakkını aramak dışında, kendini haklı çıkarma adına işi şova dönüştürmemesi kendisine karşı pozitif bakış açımı ortaya koydu.
Olayın ardından bangır bangır bağırıp, manşetlere çıkanı da anlatmama gerek yok sanırım…
Buna oyun kurma, siyasi adım, gelecek planlayıcı diyebiliriz ama yaşananlar minik hatta mini minnacık bir oyundan ibarettir. Bu da ne ATSO’ya ne da adını başında Antalya olan hiçbir STK, kurum ve kuruluşa yakışmaz, yakıştırılamaz.
Şimdi yaşananlar bu durumdayken, ATSO seçimlerinin adaletli ve sağlıklı geçmesi adına herkese büyük görev düşüyor. Hatta AESOB’un bile…
ATSO için yapılacaklar belli, oyun kuruculara imkan tanımamak…
AESOB’da ise demokratik ve adil bir seçim için Dere’nin karşısına cesaret! edip bir adayın çıkması…
Mümkün mü?
Göreceğiz…
Yorumlar
Kalan Karakter: