AFAD’ın (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) hazırladığı, 2021 tarihli, Antalya’ya ilişkin İl Afet Risk Azaltma Planı var elimde… Antalya’nın karşı karşıya oldu afet risklerini ve çözüm önerilerini içeriyor. Birçoğunun farkında bile olmadığımız bazı risklere birlikte bakalım… İlki, belki de en tehlikelisi deprem… Rapordaki ifadelere göre, Antalya geçmişte 7 büyüklüğünde birçok deprem ve ardından tsunami yaşamış. 2 tane diri, yani aktif fay var altımızda, ama çevre illerde yaşanabilecek depremler de Antalya için risk oluşturuyor.
Rapora göre, il merkezinde bile rahatça gözlemlenecek şekilde zemin değişimleri var; geniş ovalara kurulmuş olan yerleşim merkezlerinde ise risk daha da büyük. Çözüm için ne mi yapıyoruz? Daha ancak yapı stoğunu belirleme çalışmaları yapıyoruz, yani nerede ne kadar bina var, onu bile bilmiyoruz henüz.
Antalya’nın yüzde 56’sı ormanlık alandır. Bu da, orman yangınlarının Antalya için büyük risk olması sonucunu doğuruyor. 1997-2020 yılları arasında, yani sadece 23 yılda 5078 yangın yaşanmış ormanlarımızda. Çoğu insan hatası ve kasıt sonucunda çıkan yangınların söndürülmesi konusunda giderek daha başarısız olduğumuz görülüyor. 21. Yüzyıl teknolojisine rağmen, hatırlayalım, Manavgat’taki orman yangınında, Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, ekrana çıkıp “Allah aşkına uçak gönderin buraya” diye neredeyse yalvarmak zorunda kalmıştı.
Taşkın, sıklıkla deneyimlediğimiz bir başka sorun… Rapora göre, Antalya’da en sık yaşanan ve son yıllarda sıklığı şiddeti artan bir afet bu. En fazla taşkın, Kepez, Muratpaşa, Konyaaltı, Aksu ve Döşemealtı’nda yaşanıyormuş. En yüksek yapılaşmanın olduğu yerler bu ilçeler. Yanlış kentleşme ile taşkınlar arasındaki ilişki hemen görülebiliyor. Taşkınlar, hem can, hem de mal kayıplarına yol açıyor. Biraz fazla yağmur yağdığında, sel afetiyle de yüz yüze geliyor Antalya… Özellikle Kasım, Aralık, Ocak ve Şubat ayları, yağışın, dolayısıyla sel ve taşkın riskinin en yüksek olduğu dönem. Çok sık sel yaşıyoruz, daha da sık yaşayacağız. Rapora göre, 1975-2020 arasında, Antalya merkezde 57 sel felaketi yaşanmış. Sorumlu kurumlar, sanırım yeterli işbirliği yapamadıkları için, bu sorunu çözmekte yetersiz kalıyorlar.
Hortum da sık yaşadığımız bir meteorolojik olay… Seraları yerle bir ediyor, hem ürüne, hem toprağa zarar veriyor, hatta can kayıplarına yol açıyor. Hortumun en sık yaşandığı yerler, Antalya Merkez, Alanya, Kumluca, Finike ve Kaş. Yine 1975-2020 arasında, Merkez’de 36, Alanya’da 57, Finike ve Kumluca 27 hortum afeti yaşanmış. Bir başka risk, erozyon… Antalya’nın yaklaşık yüzde 70’inde, çeşitli düzeylerde erozyon yaşanıyor, yani besin değeri yüksek, tarım yapılabilecek topraklar kaybediliyor.
Bir tarım kenti olan Antalya, iklim değişimi, erozyon ve yapılaşma nedeniyle, çok yakında bu niteliğini kaybedecek. Oldukça ünlü fırtınaları da vardır Antalya’nın… Eğer rüzgar saatte 60 kilometrenin üzerine çıkıyorsa, fırtına adını alıyormuş. Antalya, saatte 150 kilometre hızında fırtınaları bile görmüş. Bunun nasıl hem can, hem de mal kaybı yarattığını da…
İklim, hızla değişiyor. Bilim insanları, doğal afetlerin sıklığının ve şiddetinin artacağını öngörüyor. Zaten son yıllarda bu artış, net bir biçimde izlenebiliyor. Bu artışa uygun önlemlere baktığımızda, kaplumbağa hızında olduğumuz görülüyor. Yeterli önlem hızla alınmazsa, Türkiye’nin gözbebeği Antalya, yakın gelecekte yaşanmaz bir kent haline gelecek.
Yorumlar
Kalan Karakter: