* * * * *
Türk ekonomisinin ve dolayısıyla tarımının IMF ve AB aracılığıyla Batılı ülkelerin ellerine teslim edilmesinin temelleri, dış borçlanmanın hızlandığı 1970`lerde atılmıştır. Dış borçların artmasıyla IMF`in ekonomiye karışma çabalarına, 70`li yılların sonuna kadar hükümetler tarafından karşı konulsa da, 70`lerin sonuna gelindiğinde artık pes edildi. IMF`e teslimiyetin belgesi, azınlıktaki Demirel Hükümeti`nce Başbakanlık Müsteşarlığı`na getirilen Turgut Özal`ın hazırladığı ekonomik istikrar programı oldu. 24 Ocak 1980 tarihinde açıklanan ve tarihe `24 Ocak kararları` diye geçen bir dizi ekonomik tedbirle, Türk ekonomisi tek taraflı olarak yabancı sermayeye açıldı. 24 Ocak kararları ile, tarım da dahil tüm üretim kollarında devletin korumacılığı büyük ölçüde kaldırılarak, `ithal ikameci` iktisat politikası terk edilmiş, onun yerini gittikçe `kuzuyu kurda teslim eden` bir hal alan, serbest piyasa ekonomisi almıştır.
Bu politika, sonrasında gelen bütün hükümetlerce sürdürülmüş; AKP hükümetleri bu konuda ‘en hızlısı’ çıkmıştır. IMF`in direktifleri ve AB`nin istekleri üzerine uyum yasalarını süratle çıkaran AKP Hükümeti, bu aceleci tavrı tarımla ilgili yasalarda da gösterdi. Çiftçinin tüm uyarılarına rağmen Tarım Yasası ve Tohumculuk Yasası başta olmak üzere, içeriği eleştirilen birçok yasayı meclisten geçirip, Türk tarımını iyice geri dönülmez bir çıkmaz sokağa soktular.
* * * * *
Özkaynak, kitabın daha başında, tarım sektöründeki neredeyse yok oluşun nedeninin, Atatürk’ün tarım politikasının terk edilmesi olduğunu söylüyor. Diyor ki; “Atatürk ne dediyse tam tersi yapılıyor. Büyük Kurtarıcı`nın yaptıkları ve söylevleri ile `tarımda Türk ulusuna çizdiği yol haritası, özellikle son yıllarda bir tarafa bırakıldı ve ülke tarımı, Batılılar`ın çizdiği `çıkmaz yollar`a sokuldu ve kimse buna `gık`ını bile çıkaramadı.
Ve Atatürk’ün o ünlü sözlerini bir kez daha yineliyor:
“Avrupa`nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenîleşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vâdisine yuvarlanadurmuştur.Artık vazîyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa`dan nasîhat almak, bütün işleri Avrupa`nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa`dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi. Halbuki, hangi istiklâl vardır ki ecnebîlerin nasîhatleriyle, ecnebîlerin planlarıyla yükselebilsin?.. Târih, böyle bir hâdiseyi kaydetmemiştir!” Gerçekten de öyle değil midir?..
Yorumlar
Kalan Karakter: