Soru, Şırnak’ta PKK ile çatışırken yaralanan er Veysel’den geliyor. 1993 yılında PKK ile savaşırken vurulmuş. 15 gün, dayanılmaz acılar çekerek hastanede tedavi edilmiş. 15 günde 21 kilo vermiş. Kalbinin hemen arkasındaki 2 santimetrelik mermi çekirdeğini ve bedeninin değişik yerlerindeki çekirdeğe ait parçacıkları çıkaramamışlar. Hastaneden çıkınca, eve gitmek için gerekli parayı, devlet karşılamayınca, kendisi bulmak zorunda kalmış. Devletin ona verdiği; “askerlik yapmaya uygundur” raporu ve 2 ay “hava değişimi” olmuş. 2 ayın sonunda dönüp askerliğini tamamlamış. O günden bu yana, bedenindeki PKK kurşunuyla yaşamını sürdürüyor. Gazi sayılmıyor.
* * * * *
1997 yılında, Kuzey Irak’ta PKK ile çatışırken bacağından yaralanmış Erol. Sakat kalma ve bacağını kaybetme olasılığı nedeniyle, kurşun bacağından çıkartılamamış. İlik içerisine yerleşen kurşun nedeniyle, yıllardır güçsüzlük ve halsizlik sorunuyla uğraşıyor; hayatını ilaçların desteğiyle sürdürüyor. Devlet hastanesinden verilen yüzde 40 sakatlık raporu ve “sakatlığı süreklidir” ifadesine rağmen, o da gazi sayılmıyor.
* * * * *
Mehmet, Tunceli’de 1996 yılında askerlik yaparken, PKK’lı teröristler tarafından düşürüldüğü pusuda iki bacağından ve sırtından yaralanmış. Uzun zaman tedavi görmesine rağmen, sağ bacağında kalıcı hasar oluşmuş. “Askerliğe elverişlidir” raporu ve 7,5 ay hava değişimi verilmiş; gazi sayılmamış. Uzun süre ayakta duramadığı için, çalışmakta ve ailesini geçindirmekte zorlanıyor.
* * * * *
Ali, 1992’de, Şırnak’ta PKK ile savaşırken, kolundan yaralanmış. O günden beri sağ kolunu kullanamıyor; giderek artan ağrılarla uğraşıyor; 24 yıldır çalışamıyor. “Askerliğe elverişlidir” raporu verilmiş; o nedenle gazi sayılmıyor.
* * * * *
Kemal’in göğsüne tam 4 kurşun isabet etmiş, 1994’te Kars’ta PKK’yla savaşırken. “Askerliğe elverişlidir” raporu vermişler eline. O da gazi sayılmıyor.
* * * * *
Hüseyin, Hakkari’de PKK ile savaşırken girdiği çatışmada, 14 arkadaşının şehit oluşuna tanık olmuş; kendisi de kolundan ve kalçasından yaralanmış. Kalçasındaki mermi çıkarılamadığı için, onunla beraber yaşıyor. Sık sık ağrıya neden olduğundan, çalışmakta zorlanıyor. “Askerliğe elverişlidir” demişler ona da; bedenindeki mermiyle birlikte, yeniden savaşmaya göndermişler. Gazi sayılmıyor. “Kaza kurşunu değil bedenimdeki. Bu kurşun; PKK’lıların sıktığı, asker arkadaşlarımı şehit eden kurşun” diyor Hüseyin. ‘Düşman’ kurşunuyla yaşamanın psikolojik sıkıntısı da ekleniyor bedensel acılarına.
* * * * *
Yukarıdaki isimler; PKK’yla savaşırken yaralandığı halde gazi sayılmayan binlerce askerden sadece birkaçı. Yıllardır gazilik unvanı almak için uğraşıyorlar; kendilerine defalarca “hayır” denmiş. Kırgınlar; 15 Temmuz’dan sonra daha da çok… Çünkü onları gazi saymayan devlet, 15 Temmuz gecesi yaralananları, yaralanma oranına bakmadan gazi kabul ediyor ve gazilerin tüm haklarından yararlanmalarını sağlıyor. Tazminat alacaklar, gazilik maaşı da. Ayrıca aileden bir kişiye istihdam hakkı sağlanacak. Gazilerin yararlandığı ücretsiz ulaşım, elektrik ve su indirimi vb... haklara da sahip olacaklar.
Başbakan Binali Yıldırım, “O meydana inenler, tırnağı bile yaralanmışsa onlar da gazi olacak ve gazilik haklarından yararlanacaklar. Çünkü onlar Türkiye’nin geleceğini kurtardılar” diyor. PKK ile savaşırken yaralananlar soruyor: “Ya biz? Biz kimin için vurulduk?”
Yorumlar
Kalan Karakter: