Ali Bahar’ı ebediyete uğurlayalı 10 gün oldu. Her geçen gün yokluğunun daha fazla hissedildiğine / hissedileceğine adım gibi eminim. Tabi ki hiç kimse Annesi Melek Hanım, Eşi Şebnem Bahar, evlatları Ladin ve Tibet, kardeşi Berkay kadar yoğun bir şekilde hissetmeyecektir zamansız gidişinin yarattığı boşluğu.
Bahar ailesi kadar olmasa da ATSO ailesi de O’nun yokluğunu derinden hissedecektir. Ali Bahar’ın ekibindeki ikinci adamların sayısı da ekibe olan katkısı da yadsınamaz. Fakat sorun da burada; hepsi kendi alanlarında iyi birer ikinci adam. Ali Bahar Antalya’ya çok güzel eserler kazandırdı, çok güzel bir miras bıraktı ama yerini alacak bir lider bırakmadı.
ATSO, iki yıldan uzun bir süre Yönetim Kurulu’nun belirlediği yeni Başkan ile yoluna devam edecek. Klişe olacak biliyorum ama cuk oturacak “Tanrı’yı güldürmek istiyorsan ona planlarından bahset” derler ya; ATSO Yönetiminde son 1 ayda yaşananlar başta Yusuf Hacısüleyman olmak üzere hiç kimsenin aklının ucundan dahi geçmemiştir. 24 Haziran’da ATSO Başkan Yardımcısı Fatih Kabadayı’nın istifası sonucu Yönetim Kurulu Üyeliğinden Başkan Yardımcılığına terfi eden Yusuf Hacısüleyman, Ali Bahar’ın vefatı ile Yönetim Kurulu Başkanı oluverdi. Kader, 25 gün gibi bir sürede Yusuf Hacısüleymanı bir koltuktan bir diğer koltuğa taşıdı.
Kendisine yeni görevinde başarılar dilerim.
ATSO Başkanlığı koltuğunda gözü olanlar, tırnaklarını ne zaman bu koltuğa saplayacaklar, çok değil yakın bir zamanda görür işitiriz. Çünkü ATSO seçimleri her ne kadar 4 yılda bir tekrarlansa da seçim çalışmalarına son 2 yılda başlanır. Mevcut Başkan da başkan adayları da sahaya inip ufaktan nabız yoklamaya başlar.
2015 yılında, Çetin Osman Budak’ın milletvekili olmak için istifa etmesinin ardından dönemin Başkan Yardımcısı Davut Çetin başkanlık görevini üstlenmiş ve iki yıllık görev süresinin ardından aday olarak girdiği seçimden zaferle çıkarak rüştünü ispat etmişti. ATSO’nun ve Yusuf Hacısüleyman’ın da önünde benzer bir süreç var. Hacısüleyman aday olur mu, aday olursa şansı ne olur; önümüzdeki iki yılda şekillenecek.
Bu iki yıl Yusuf Hacısüleyman için hiç ama hiç kolay geçmeyecek. Hem Ali Bahar’ın mirasına sahip çıkacak hem de nitelik ve nicelik bakımından oldukça güçlü bir muhalefet ile başa çıkmaya çalışacak. Deneyimi, sakin ama derinden gelen söylem gücü ile mecliste sert tartışmaların yaşanmasına mani olabilir, abilik yapabilir, yönetim kurulunun uyum içerisinde çalışmasını sağlayabilir ve önümüzdeki iki yılın kavgasız dövüşsüz, sükûnetle geçmesine neden olabilir.
Ancak bunların hiçbiri onu lider yapmaz.
Umarım beni yanıltır.
Geçmiş ATSO başkanlarının sanayici, hatta tacir sanayici olmasının faydasını hem ATSO hem de Antalya çok gördü. Üretimin içinden geliyor olmaları tarım, turizm ve ticaret alanlarında da deneyimli, aktif ve üretken olmalarını sağlıyordu. Hacısüleyman ise turizmci ve öyle tacir büyüklüğünde bir turizm faaliyeti de sürdürmüyor; danışmanlık hizmeti veriyor. Turizm danışmanı bir ATSO Başkanını hepimiz ilk defa deneyimleyeceğiz, kentin turizmcisine katkısından şüphemiz yok.
Ticaretine, sanayisine ve tarımına ne gibi katkıları olacak hep birlikte göreceğiz.
Eğer Yusuf Hacısüleyman ekibine yaslanır onların bilgi ve deneyimlerinden faydalanmayı seçerse, oldukça rahatlar. Zira ekipte Ahmet Kasapoğlu, Hakan Pakalın, Mustafa Yayla ve Boğaçhan Göksu gibi yılların sanayicileri ve tacirleri var. Pakalın sanayiciliğin yanı sıra tarım konusunda da oldukça etkili ve bilgili biri. Hacısüleyman’ın en büyük şansı ise yıllardır birlikte yol yürüdüğü Çetin Osman Budak. 2015 yılından bu yana Ankara siyasetinin içinde olan Budak, mola isteyip Antalya’ya döndü. Gerçi geri döndü demek çok doğru olmaz çünkü aktif olarak bir görevi bulunmasa da özellikle Ankara’daki karizması ve siyasi çevrelere etkisi, onu eskisinden de güçlü bir oyun kurucu haline getirdi. Yusuf Hacısüleyman böyle kadim ve deneyimli bir dosta sahip olduğu için oldukça şanslı sayılır. Elindekilerin kıymetini bilir, doğru zamanda doğru hamleyi yaparsa kader ve şans bir kez daha ondan yana olabilir.
*
ATSO’nun Ali Bahar anısına, tek gündem maddesi ile gerçekleştirdiği Temmuz Ayı Meclis Toplantısını büyük bir dikkatle takip ettim. İki kişi hariç herkes acısını, Ali Bahar’a olan sevgisini ve saygısını büyük bir içtenlikle dile getirip ATSO’ya ve merhum başkanlarına yakışır bir duruş sergiledi.
Ancak Ali Bahar’ın Kuzeni Serkan Bahar ve ATSO Genel Sekreteri Aslı Şahin Tekin ise yaptıkları konuşma ile Ali Bahar’ın kemiklerini sızlattı bence. Yerel seçim öncesi, iş insanı olmanın yanı sıra fırsatçı yol haritacısı olan Mustafa Yılmaz’ın hizmetine girmeyi Bahar soyadına layık gören ve Hakan Tütüncü’nün seçim kampanyası için Antalya iş dünyasından paralar toplayan Serkan Bahar, ATSO Meclis Kürsüsüne çıkıp racon kesti. Bu gerçekten kabul edilemezdi.
“Biz de küsmeyeceğiz, biz de kızmayacağız ama buraları bırakıp asla da gitmeyeceğiz” dedi aynı Mustafa Ağabeyinden öğrendiği tarzda, kabara kabara. Üzüm üzüme baka baka kararır derler ya, daha iyi bir örnek olamaz.
Kime, ne hadle dayılanıyorsun sen Serkan Bahar? ATSO Başkanı olan Kuzenin Ali Bahar idi. Sen ise onun sayesinde meclis üyesi seçilmiş ve fabrikalar sahibi olmuş bir kuzensin. Ali Bahar ebediyete irtihal etti diye senin meclis üyeliğin son bulmadı, dolayısıyla gitmeni gerektiren bir durum da yok. Ha ‘gitmeyeceğiz’ derken kastın, ATSO yönetiminde Ali Bahar’ın sağlığındaki kadar etkili ve yetkili olma hayali ise orada bir ‘dur’ bakalım.
ATSO’nun yeni ‘seçilmiş’ bir başkanı var ve ATSO’nun sevk-idaresi başta O olmak üzere Yönetim Kurulu’nun yetkisinde. Sana bir görev verilirse, sende her meclis üyesinin yaptığı gibi görevini yerine getirir, kenara çekilirsin. ‘Buralar bizim’ bakışı ve duruşu Bahar soyadına yakışmaz. O kürsüyü ve konuşma hakkını sana Ali Bahar’ı yad et diye verdiler, Polat Alemdar taklidi yap diye değil. Kuzenin Ali Bahar hiçbir zaman hiçbir makam ve mevkiden güç almamış, aksine oturduğu koltuğa güç ve ışık vermiştir.
Sana bir abla tavsiyesi; Ali Bahar’ın sana öğrettiği gibi davranmaya devam et. Başkanları ben seçtiririm illüzyonu Tütüncü ile son bulan öpücükler efendisi ağabeyin ile onun yürüdüğü gibi yürümeyi başaramazsın. Ali Bahar’ın kuzeni olarak kal. (Kuzenin Ali Bahar şehrin Valisi ile dost olmuş kol kola yürürken, özendiğin malum kişi ancak geçen hafta Hakan Tütüncü aracılığıyla kabul edildi makama. İnsanları iyi tanı)
Genel Sekreter Aslı Şahin Tekin’e gelecek olursak hem acıdım hem de üzüldüm. Hürriyet Bölge Temsilcisi Salim Uzun’un şahsından övgüyle bahsettiği bir köşe yazısına atıfta bulunarak, kendisini Ali Bahar’ın bütün projelerini bilen gerçekleştirilmesinde en fazla sorumluluğu olan kişi olarak ilan etti.
Hemen ardından da Ali Bahar ile sadece bir buçuk yıldır çalıştıklarını ekledi. (Aslında 1,5 yıldan daha eskiye dayanır mesaileri) Kendini başköşeye koyarken de Ali Bahar’ın en az 10- 15 yıldır birlikte çalıştığı ve dost olduğu Yönetim Kurulu Üyelerinin ve Başkan Yusuf Hacısüleyman’ın yüzüne bakıyordu.
Daha sonrada şu talihsiz kelimeler döküldü dudaklarından; “Ali Bahar bir meslek komitesi üyemize ‘Bana ulaşamazsan Aslı’ya ulaşman yeterli. Ben ne düşünüyorsam ne hissediyorsam, ben ne diyeceksem zaten o da bunu söyleyecektir; Aslı demek ben demek’ demiş”
Atanmış bir bürokrat, seçilmiş 117 meclis üyesine, seçilmiş yönetim kuruluna, seçilmiş yönetim kurulu başkanına ve seçilmiş meclis başkanına ‘Ali Bahar demek Aslı, Aslı demek Ali Bahar demektir’ dedi.
Bunu, Yeni Başkan Yusuf Hacısüleyman’a kendini övmek ve yerini sağlama almak için dediyse; bu ‘özgüven eksikliğidir’
Bunu, Yeni Başkan Yusuf Hacısüleyman’a ‘burayı ben yönetirim’ mesajı vermek için dediyse; bu küstahlıktır.
Bunu, Merhum Başkan Ali Bahar’ın kendisine verdiği değeri anlatmak için dediyse; bu inceliksizliktir.
Bunu, laf olsun diye, nereye gideceğini düşünmeden, öylesine söylediyse; bu patavatsızlıktır.
Herkes merhum başkanlarını, Ali Bahar’ı överken ve anarken, ATSO’nun Genel Sekreteri kendisini yüceltmek ve övmekle meşguldü. Bunu da ‘Ben demek Ali Bahar demek’ diyerek yaptı.
Halbuki ATSO Meclis Başkanı Ahmet Öztürk, Aslı Şahin Tekin’i konuşması için takdim ederken ne güzel özetlemişti; ‘Personel adına Aslı Hanım’a söz vermek istiyorum’
Az evvel ‘önümüzdeki iki yıl Yusuf Hacısüleyman için hiç ama hiç kolay geçmeyecek’ demiştim.
* Eğer Ali Bahar bu kadar erken ayrılmasaydı aramızdan, hepimiz biliyoruz ki, Büyükşehir Belediye Başkanı, milletvekili hatta Bakan olabilecek kadar donanımlı bir liderdi. Antalya’nın yetiştirdiği nadir ve kıymetli liderlerden biriydi.
Şimdi dönüp bakıyorum da Türkiye’nin en büyük 5 kentinden biri olan Antalya’da, Ali Bahar gibi, çalışkan, azimli, liderlik vasıfları taşıyan, geleceğe umut veren 3 isim sayamıyorum.
Size de sormak istiyorum, siz 3 kişi sayabiliyor musunuz?
Bulamadınız değil mi?
Vah benim güzel Antalya’m, ne hale geldik…
Yorumlar 0
Kalan Karakter: