Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri, nitelikleri, seçimi ve diğer hususlar Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 8, 101, 103, 104, 105 ve 106’ncı maddelerinde belirtilmiştir.
Bu yazının konusu, Cumhurbaşkanı’nın Görev ve Yetkileri (Madde 104).
“Cumhurbaşkanı, Devlet başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder.”
Sayın Cumhurbaşkanımıza, Anayasa’dan aldığım güçle sesleniyorum:
“Var olan yasalar ve mevzuatlar çerçevesinde kurumların yetkilerini doğru kullanmasını sağlamalısınız.”
Bu veryansının sebebine gelince…
Yasalar, mevzuatlar, yetki zinciri, emir-komuta ilişkisi… Her şey kağıt üzerinde mükemmel görünüyor. Bakanlık valiliklere, valilikler kaymakamlıklara, kaymakamlıklar da belediyelere neyi nasıl yapacaklarını gayet net bir şekilde anlatmış. Ancak uygulamaya gelince… İşte orada işler değişiyor. Bürokratlar, kendi yetki alanlarında “Küçük krallıklarını” ilan etmiş, “Ali kıran baş kesen” olmuşlar.
Turizm sektörü, yaklaşık 100 milyar dolarlık dev bir endüstri. 60’tan fazla alt sektörü besleyen, ekonomiye yüz milyarlarca dolarlık katkı sağlayan bir yapıdan bahsediyoruz. Ancak…
Kartalkaya faciası sonrası Kültür ve Turizm Bakanı’nın skandal açıklamaları ve sergilediği tutum, bu dev sektörün geleceğini sorgulatır hale getirdi.
Daha da vahimi, turizm sektörünü temsil ettiğini iddia edenlerin derin bir sessizliğe gömülmesi.
Şimdi açıkça soruyorum:
TÜRSAB Başkanı nerede?
TÜROFED Başkanı nerede?
AKTOB Başkanı nerede?
TÜROB Başkanı nerede ?
Müberra Eresin, Erkan Yağcı, Kaan Kavaloğlu, Firuz Bağlıkaya, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı, aynı zamanda geçmişte AKTOB Başkanlığı da yapmış Yusuf Hacısüleyman nerede?
Neredesiniz beyler?
Koltuğun rahatlığı mı, seçim zamanı verdiğiniz vaatleri unutturdu? “Şöyle uçacağız, böyle konacağız” demek kolaydı, şimdi iki cümle kurmak neden bu kadar zor?
Şimdi çıkın ve şu soruyu kamuya açık bir alanda, ilgililerin duyabileceği bir sesle dillendirin de görelim:
Sektörü temsile mi geldiniz, yoksa sömürmeye mi?
Ruhsatı Bakanlık veriyor, mührü belediye vuruyor!
“Şeytana pabucunu ters giydirmek” diye bir deyim vardır. Mutlaka duymuşsunuzdur. Ama sayın Kültür ve Turizm Bakanımız, Kartalkaya’daki faciayı öyle bir siyasi ranta çevirdi ki şeytan bile “Bakan Bey, bu aklı nereden aldınız?” diye sormak isteyebilir.
Türkiye’de yaklaşık çeyrek asırdır önce facia yaşanıyor, sonra önlemler alınıyor. Kartalkaya’daki otel yangınında 79 kişi can verince Kültür ve Turizm Bakanlığı hızla harekete geçti ve valiliklere “ACİL” koduyla bir yazı gönderdi.
Yıllardır ruhsatsız çalışan tesisleri bir anda fark eden sayın Kültür ve Turizm Bakanımız, “Hemen mühürleyin” talimatı verdi.
Peki, mühürleme işlemini kim yaptı?
İşte burada şeytan bile şapka çıkaracak bir “Siyasi zeka” devreye giriyor.
Turistik tesislerin ruhsatını Kültür ve Turizm Bakanlığı veriyor.
Ancak ruhsatsız çalıştırdığı otelleri kapatma işini belediyelere havale ediyor.
Yani işin pis tarafı, CHP’li belediyelere bırakılıyor.
79 Kişinin Can Verdiği Bir Faciadan Siyasi Rant Çıkarmak
Şimdi soruyorum:
• Madem bu kadar gerekli ve acildi, Bakanlık neden kendi yetkisini kullanıp kapatmadı otelleri?
• Bu işletmeler yıllardır kaçak çalışıyorsa, neden şimdi mühürlendi?
• Ruhsatsız otellere bugüne kadar kim göz yumdu?
• Şimdi belediyelere “turizmi baltalayan CHP’li yönetimler” algısı mı yaratılmak isteniyor?
Bu karar gerçekten turizmi düzenlemek için mi alındı?
Yoksa büyük sermayeye yer açmak, küçük işletmeleri bitirmek ve kıyıdaki belediyeleri zora sokmak için mi?
Kapatmaları CHP’li belediyelere yıkıp, “Biz değil, onlar yaptı” demek, faciadan siyasi rant elde etmek değil de nedir?
Sezon ortasında kaos çıkarıp sonra “Bakın CHP’li belediyeler turizmi yönetemiyor” diye propaganda yapmak siyaset değil midir?
Tek kelimeyle YAZIK!
Antalya turizmi bu siyasi oyunun kurbanı olmamalı.
Kafasını kuma gömenler de selfiye poz verenlerden olmamalı.
Yorumlar
Kalan Karakter: