Geçenlerde bir dostumla sohbet ederken bana; ‘sen değiştin artık, öfkelenmiyorsun’ dedi…
Çok şaşırdım!
Nasıl yani, niye böyle söyledin ki, ben öfkeli biri miyim?
Sabahları her ne kadar çok sevimli uyanmasam da bir fincan kahve içmeden herhangi bir iletişime asla girmem… Beni tanıyanlar bunu bilir.
Sokağa çıktığım anda hayata merhaba diye başlarım.
Omuzlarım dik, karşıya bakan, hatta katarakt nedeni ile tek gözümdeki lens yüzünden, diğerinden daha ışıltılı gözlerle gülümseyen bir yüzüm vardır.
O halde nasıl öfkeli olduğum izlenimi yaratabilirim ki, gibi ve benzeri zihnimde deli soruları arka arkaya sıraladım.
Dostumun bana eskiden öfkeliydin, değiştin artık değilsin tespiti beni meraklandırdı.
Hemen öfkenin sözlük anlamına göz attım.
Öfke; engellenme, incinme, gözdağıvb. gibi bir durum karşısında gösterilen saldırganlık tepkisi, kızgınlık.
Kendini koruma ihtiyacından doğan bu duygu ile ben sözlükte belirtilen ‘incinme, engellenme ve gözdağı’ karşısında öfke duygusunu gösterebilirim herkes gibi…. Yani çok insani, hatta evrensel bir kavram olan sadece insanlarda değil hayvanların yaradılışında bulunan bir duygu…
Araştırmalarda, öfkenin farklı özellikleri baz alınarak değişik tanımlarına da rastlayınca ki,
Bu tanımların bazıları şunlar;
“Öfke, hakkımız olanı alamadığımız ya da önem verdiğimiz bir insanın beklentilerimiz doğrultusunda davranmadığında yasadığımız bir duygudur.”
“Öfke, hayatın doğru ve yanlışlarına yol gösteren içgüdüsel ve kişisel bir rehberdir.”
“Öfke, içerisinde iyilik veya kötülük barındırmayan normal ve doğal bir duygudur. Yani öfke iyi veya kötü bir duygu değildir. İyi veya kötü olan, öfkeyi yaşama şeklimizdir. Öfkenin, hayatımızda olumlu veya olumsuz bir duygu olmasına kendimiz karar vermekteyiz.”
Bazıları ise öfkeyi ‘kısa süreli delilik’ şeklinde tanımlamış. Çünkü, öfke anında birey, kendisine hâkim olamayabilir. Bir kez başladığı şeyde inatlaşabilir ve o şeye sarılabilir, akla ve diğerinin uyarılarına kapalı hale gelebilir, anlamsız nedenler için coşabilir, artık doğruyu ve gerçeği ayırt edemez hale gelebilir.
Bu tanımların çerçevesinde dostumun bana eskiden ‘öfkeliydin’ tespitini doğru kabul ettim.
Ancak, değiştin ’artık öfkeli değilsin ‘kısmını başka bir yazı konusu yapacağım.
Bu arada uzmanların öfkeye dair tanımlarının içinden en çok ‘kısa süreli delilik’ tanımı dikkatimi çekti.
Öyle ki bu kavram sadece erkeklere özgü bir duyguymuş ve sadece erkekler öfkeli olabilirmiş gibi bir algı var.… Ve bu olgunun erkeklerde yarattığı sendrom nedeni ile gösterdiği şiddeti legal bir durummuş gibi sergilenmesine medya da aracılık ediyor.
Başlıklar şöyle atılıyor;
Öfkeli Koca Dehşeti!Karısına ve Komşusuna Kurşun Yağdırdı. Öfkeli koca, doktora fırçayla saldırdı. Öfkeli yeğen pompalı tüfekle saldırdı. Öfkeli sürücü polisle tartışıp çekici ve şoförüne saldırdı. Hindistan'da öfkeli bir fil köylülere saldırdı. (Fil’in erkek olduğuna bahse girerim.) Yani kısaca biz kadınlara erkekleri öfkelendirmeyin diyorlar.
Evrensel bir duygu olan öfke de bizim toplumumuzda aynı cesaret, güçlülük, dayanıklılık olgularının cinsiyetlendirilmesi gibi, erkeklere özgülenmiş bir durumda.
Böylesi cinsiyetçi bir yaklaşımla karşı karşıya bırakıldığımız bir toplumda yaşarken, bize yapıştırılan zariflik, hassaslık, yumuşaklık ve zayıflık duyguları ile öfke duygusunu örselemek zorunda kalıyoruz.
Şahsen ben, geleneksel dışlanmayla, adaletsiz ve eşitsizliğin yerleşmiş olduğu, erkek-egemen iş dünyasında bulunmuş bir kadın olarak, bunun ötesine geçebilmek için yapılması gereken çok şey olduğunun bilincinde, öfke duygusunun olumlu tarafına odaklandım.
Ataerkil toplumda erkeklerin dünyasında, incinme, hayal kırıklığı, engellenme, aşağılanma, çaresizlik gibi durumlarla karşılaştığımda, iş hayatında şartlı kabule razı olan kadınların tersine, ben uzmanların öfke tanımlarından ‘kısa süreli delilik ‘olanını, belli zamanlarda planlı ve bile isteye kullandığımı itiraf etmeliyim.
Ne zaman kullandım? Haksızlığa uğradığım her zaman diliminde…
Bir kadın olarak öfkelendiğin anda haklı da olsam, kişilik bozukluğu olan bir kişisindir yargısını göze alarak. Ayrı ayrı mağduriyeti yaşamamak için başka bir mağduriyet halini ve yargıyı kabullenmek zorunda kalmak kaydıyla.
Öyle ya erkeklerde “cesur” duran öfke, kadında olunca “ya deli”dir ya da “Erkek Fatma”!
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: