Bundan tam 6 yıl önce, 26 Şubat 2018’de ‘HESAP İÇİNDE HESAP’ manşeti ile çıkmıştı Hürses Gazetesi. Dönemin üç bakanının imzası ile kamu yararı kararı alınan Boğaçayı Havzası Projesi’ni, nasıl yaparım da kendi yararıma çevirip bir şeyler “KOPARTIRIM” diye Devlete hallenen Emin Hesapçıoğlu’nun kirli emellerini haberleştirip yayınlamıştık.
Hesapçıoğlu’nun Devletten haksız yere elde etmek istediği para o tarihte 14,5 milyon TL idi. 26 Şubat 2018’de dolar kuru 3,77 dolaylarında imiş. Kaba bir hesap ile yaklaşık 4 milyon dolar (bugünün dolar kuruyla 125 milyon TL) gibi bir parayı cukkalamanın peşindeydi Emin Efendi.
Antalya’mızın nevi şahsına münhasır iş insanlarından oluşan ‘Bal Tutan Parmağını Yalar Örgütü’ var ( BTPYÖ)ya, onun en azılı üyelerinden biridir Emin Hesapçıoğlu. Dolayısıyla Öpücüklerin Efendisi ile aynı yolun yolcusu, kankasıdır.
Bakmayın son birkaç aydır yazılarımda sıklıkla Öpücüklerin Efendisini ve Bal Tutan Parmağını Yalar Örgütü’nü konu ettiğime, benim bu örgüt ile kamu adına mücadelem epey eskidir. O zamanlarda da yalamaya çalıştıkları parmakları koparmak için çevirdikleri dümenleri ifşa etmekten geri durmuyordum, bu günde aynı amaca hizmet ediyorum. Yıllar geçti onlar kopartmaktan, yalamaktan vazgeçmedi bende yazmaktan.
Geçen haftaki yazımda belirtmiştim, benim canımı ve kalemimi emanet edebileceğim yüce Türk milleti dışında kimsem yok. Ama onlar öyle değil, yüksek makamlarda tanıdıkları var, nüfus edebilecekleri kişiler, bizzat kendilerinin seçtirdiklerini iddia ettikleri başkan adı altında bir takım zavallılar var. Bir telefonla aldırabilecekleri kararlar, yine bir işaretle adamı evinden aldıracak sürüyle adamları var.
Biz Emin Efendinin 125 milyon TL’lik hesabını manşetten verince, kirli emelleri ifşa olmasın diye hemen kirli ilişkilerine sığınıp yaptığımız habere erişim engeli getirdiler.
Hükmün açıklanmasının ardından Emin Efendi ile Kankasının, yüzünde güller açtığına, mutluluktan birbirlerini öpücüklere boğduğuna yemin edebilirim ama ispat edemem. Çünkü o zaman öpücüklü fotoğraflarını basın mensuplarına whatsapp’tan servis etmemişlerdi.
Biz de boş durmadık tabi. Kanun, hukuk, demokrasi ne emrediyorsa onu yaptık. Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk. Karara itiraz ettik. Alınan bu kararın sansür olduğunu, iddia edildiği gibi kişilik haklarına saldırı olmadığını usulünce anlattık, izah ettik.
Yaptığımız haberin halkın haber alma hakkının bir parçası olduğunun idraki 6 yıl sürdü. Evet epey uzun bir süre. Dile bile kolay değil, koskoca 6 yıl. Ama yine, geç de olsa hukukun üstünlüğü galip geldi. Anayasa Mahkemesi yaptığımız itirazı haklı buldu ve haberimize getirilen erişim engeli kaldırıldı.
6 yıl sürdü ama yine tuttuğumu KOPARDIM.
Çok iyi geldi, tam zamanında geldi bu karar.
Bal tutanın parmağını öyle istediği gibi iştahla yalayamayacağına olan inancımı güçlendirdi.
Yazmaya olan şevkimi artırdı, mesleğimi bir kez daha sevmemi sağladı.
Kalemimin ucunu sivriltti, yeni bir sayfa açma imkanı tanıdı.
Sandığım kadar yalnız olmadığımı anlamama yardımcı oldu. Hani diyorum ya ‘canımı ve kalemimi emanet edebileceğim yüce Türk milleti dışında kimsem yok’ diye. Varmış…
Başta Türk Milleti adına karar veren Anayasa Mahkemesi olmak üzere koskoca Türk Yargısı da arkamdaymış.
Bu, illegale karşı kazanılmış, elde edilmiş çok büyük bir zafer mi, tabi ki değil.
Ne hesap içinde hesabı olanlar bitecek, ne de bal tutan parmağını yalamaktan imtina edecek. Huylu huyundan tabi ki öyle bir çırpıda vazgeçmeyecek. Dünün kavgalıları, ezeli düşmanları ganimeti paylaşmak için yine bir anlığına canciğer kuzu sarma olacak, ittifak kurup, ganimeti pay ettikten sonra yine it dalaşına tutuşacaktır.
Hepsi özünde iyi insanlar olabilir ama eylemleri kötüyse, hele hele Antalya’mın aleyhine ise o ucu sivri kalem mutlaka bir gün bir yerlerine batacaktır.
Yorumlar
Kalan Karakter: