Bu hiç iyi olmadı.
Dünyanın en çok ziyaret edilen dördüncü şehri konumundaki Antalya’da, teleferik faciası. Hem de turizm sezonu başladı başlayacak, rekor üstüne rekor kıracağımız dediğimiz bir anda.
Tesis açılalı 7 sene oldu. Pandemi döneminde kapalıydı, toplasan 5 sene ya kullanıldı ya kullanılmadı. Daha yeni sayılabilecek bir tesisteki taşıyıcı direklerinden birinin orta yerinden ikiye bölünmesi, olacak şey mi?
Kazanın üzerinden henüz 24 saat geçmeden bilirkişi ön raporunu hazırlayıp kamuoyuna ilan etti.
Rapora göre; “Teleferiğin taşıyıcı direklerinin bağlantı elemanları yetersizdi. Korozyona uğrayan bağlantı elemanları ve taşıyıcı direklerde yer alan makara sistemlerinin hasarlı olması nedeniyle direk bağlantı noktasından kırıldı.”
Hemen her yetkili ya da sorumlunun diline pelesenk olmuş “Dünya şehri Antalya’nın” düştüğü duruma bakın. Antalya bu kadar basit mi, insan hayatı bu kadar ucuz mu?
Bağlantı elemanları korozyona uğramış; GÖREN YOK!
Makara sistemlerinin hasarlı; UMURSAYAN YOK!
Direk bağlantı noktasından kırıldı kırılacak; İLGİLENEN YOK!
Bu ihmalde, bu sorumsuzlukta, bu iş bilmezlikte zerre payı olan herkes; “UTANIN”
Hani deveye sormuşlar ‘boynun neden eğri’ o da ‘nerem doğru ki’ demiş, teleferik kazası her yönüyle deve olduğumuzun kanıtı.
Neden mi?
Tünektepe Teleferik Tesisinin yaşanacak olası bir kazada devreye sokulacak acil eylem ve tahliye planı bile yok. Ki olmadığını sadece biz değil tüm dünya gördü, canlı canlı izledi. Teleferikte mahsur kalan 184 vatandaşımızı kurtarmamız tam 23 saat sürdü. Antalya’ya tatil için gelen insanları çamaşır gibi astık. 184 kişiyi, yerden 605 metre yukarıda, 23 saat boyunca asılı bıraktık. Mahsur kalan insanları kurtarmak bu kadar uzun ve meşakkatli olmak zorunda mıydı?
Hadi iş bilmezliğimiz belki ihmalimiz nedeniyle faciaya davetiye çıkardık, bari mahsur kalanları kurtarmayı daha profesyonelce yapabilseydik. Bu işin evrensel standartlarını bilmiyorum ama kurtarma operasyonunun 23 saat sürmesi bir tek bana mı çok geliyor.
607 arama-kurtarma personeli canını ortaya koyup mahsur kalanları tek tek kurtardı, hepsinden Allah razı olsun fakat bu 23 saat mi sürmeliydi? Burada da bir eksik daha doğrusu fazlalık yok mu?
Fakat bir konudaki hakkımızı teslim etmeliyim.
Yine, yaşanan her faciada olduğu gibi sorumluluk sahibi kişi ve kurumlar ‘kabahat bizde değil’ açıklaması yapmakta birbirleriyle yarıştılar ve hatta yeni bir rekor bile kırmış olabilirler. Tesisin işletmesini yapan Antalya Büyükşehir Belediyesi; ‘Biz bakımlarını zamanında yaptırdık, bizim bir kabahatimiz yok’ dedi. Makine Mühendisleri Odası; ‘Bakımlarını biz yapmadık, bizim bir kabahatimiz yok’ dedi. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı; ‘Bakımları yapan şirketi tanımıyoruz, bizim bir kabahatimiz yok’ dedi.
Bakım ve onarımı yapan Mega Tower ve belediyenin iştirak firması ANET AŞ’den henüz bir açıklama yapılmadı ama eminim onlarda ‘Biz bakımları yapıp, eskiyen parçaları değiştirdik ama parçalarda üretim hatası varmış, dolayısıyla bizim de bir kabahatimiz yok’ diyeceklerdir.
Yani yine, herkesin sütten çıkma ak kaşık olduğu bir faciayı daha ‘kısa sürede unutulacaklar’ arasına kaldırıp, hayatımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz. Bakın buraya not düşüyorum, çok değil en fazla 2 hafta sonra makam mevki sahibi biri çıkıp ‘dünya şehir Antalya’ diyecek. ‘Şöyle iyiyiz, böyle güzeliz, bilmem kaç milyon turist geldi, İspanya, Mısır, Yunanistan, turizmdeki rakiplerimiz bizi kıskanıyor’ nidaları ile develiğimizi bize unutturacak.
Biz her ne kadar unutmayı ve unutturmayı seçsek de tarih ve dış basın bunu her fırsatta yazacak;
‘Biz Antalya’ya tatile gelen bir kişinin ölümüne sebep olduk , 18 kişiyi de yaraladık. 184 kişiyi de yerden 605 metre yukarıda ölümle burun buruna bıraktık.’
Bu işte sorumluluğu bulunan makam-mevki sahibi koca koca adamlara hatırlatmak isterim, evet devede boy var ama eşeğin arkasından gidiyor.
Deve olma, tamam eşek de olma ama adam ol,işini zamanında ve düzgün bir şekilde yap ki “ÖLMEYELİM-ÖLDÜRMEYELİM”
Yorumlar
Kalan Karakter: