Birinci sırada elbette Hakan Tütüncü var. Hani bir söz vardır; ‘Hızlı yaşa, genç öl, cesedin yakışıklı olsun.’
Kepez’e başkan seçildiğinde 29 yaşında, pırıl pırıl bir delikanlı idi Hakan Tütüncü. Hakkını teslim edelim; Kepez’de gerçekten çok güzel işlere imza attı ve gece kondu muhiti olarak anılan Kepez’den yaşanılası bir kent yarattı. Gençliğin verdiği enerjiden olsa gerek dolu dolu ve oldukça hızlı bir 15 sene geçirdi Kepez’de.
31 Mart 2024 akşamı geçirdiği talihsiz bir seçim kazası nedeniyle, oldukça genç sayılabilecek bir yaşta, siyasi mefta oldu. Yatsı namazına müteakip de Antalyalılar tarafından sandığa gömüldü.
Hakan Tütüncü’nün tarikatlar ile olan gönül bağı ve muhabbetinin de kaybetmesinde önemli bir etkisi var.
Antalya bir turizm kenti ve gelirlerinin çok büyük bir bölümünü turizme bağlı. Farklı din, ırk, dil ve kültürlerin kesişim kümesi konumundaki bir şehirde, şehrin huzurunu ve düzenini bozmayacak dozdaki özgürlüklerin, sırf tarikatların sözde şeyhleri rahatsız oluyor diye engellenebilme ihtimali, çoğu Antalyalının Hakan Tütüncü adından irrite olmasına yetti de arttı.
Daha geçen yıl, genel seçim dönemi, sırf tarikatlara şirin görünmek için bilim bir kenara itilip Nas Ekonomi Modeli icat edilmedi mi? Faize savaş açmanın nedeni başta tarikatlar olmak üzere, aşırı sağın oylarını garanti altına almak değil miydi? İki üç oy uğruna, bu ülke bile isteye sefalete sürüklendi ise yine sırf o şeyhler istiyor diye Antalya’da turizmi baltalayacak yasaklar ve bağnaz uygulamalar neden hayata geçirilmesin ?
Bence Antalya 31 Mart’ta, özgürlüklerine, demokrasiye, Atatürk’e, onun ilke ve inkılaplarına sahip çıktı.
Fotoğrafları hepimiz gördük. Cübbeli Ahmet Hoca gibi bir şarlatanın karşısında el pençe duran birinden de bu şehre pek hayır gelmezdi.
Yine de biz herkes için hayırlısını dileyelim, layığını Yaradan versin.
AK Parti Antalya İl Başkanı Ali Çetin de, Kaybedenler Kulübü’ne adını altın harflerle yazdırdı. AK Parti’nin hiçbir il başkanı Antalya’da böylesi büyük ve ağır bir hezimet yaşamadı.
İstifa etse dahi, hayatı boyunca bu hezimet ile anılacak.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’da dahil bu listeye. Sen koca Bakan, ilçe belediye başkan adaylarının bile elinden tutup, kapı kapı gezdirerek oy dilendin. Hadi kendine saygın yoktu, keşke makamının yüzü suyu hürmetine daha bir ağır abi rolleri takınabilseydin.
AK Parti Antalya’da sadece bugünü değil, geleceğini de kaybetti. Ellerindeki en başarılı AK Partili rakibinden neredeyse 9 puan fark yedi ve tarihin tozlu sayfalarına gömüldü. 5 yıl sonra, halkın karşısına kimi aday diye çıkaracaklar. İbradı ya da Gündoğmuş Belediye Başkanlarını mı? Elde var sadece milletvekilleri, bakalım onların arasından yeni bir başarı hikayesi yazabilecek bir cengaver çıkacak mı? Peşin peşin söylüyorum; çok ama çok çalışmalılar yoksa bir dahaki seçim İbradı ve Gündoğmuş’da gider.
Aday adaylığı süresince hemen yer yerde karşımıza çıkan Menderes Türel’i gören, duyan, bilen var mı? ‘Nerede Kalmıştık Antalya’ diye sormuştu adaylığını açıklarken, nerede kalmışız görmüş mü? Sorarsanız çok sevinirim.
İş dünyasından ve sivil toplum kuruluşlarından da çok sayıda kaybeden mevcut. Çünkü kimin kimi, ne oranda desteklediği sır değil. Bu destekler açıktan, göstere göstere, hatta gözümüze soka soka yapıldığı için bu fütursuzluğa imza atanları açık açık belirtmekte bir sakınca görmüyorum.
ATSO Meclis Üyesi Serkan Bahar’ın (ATSO Başkanı Ali Bahar’ın amcasının oğlu) iş insanı Mustafa Yılmaz’ın ricasını ileterek, Hakan Tütüncü’nün seçim kampanyası için Antalya iş dünyasından milyonlarca lira para topladığını bilmeyen yok. Neden verildi o paralar ve o paralar nerede, nasıl harcandı bilen yok? Umarım o milyonlardan seçim çalışmaları kapsamında Antalya esnafına da faydalanmıştır, yoksa Serkan Bahar’ın yatacak yeri yok. Tütüncü seçildiğinde başlayacak Altın Çağ’dan üç-beş bize de düşer düşüncesi ile kaz gelecek yerden tavuğu esirgemeyenler, eldeki bulgurdan olmanın hesabını Bahar’a ilk fırsatta soracaktır.
Serkan Bahar’ı her yerde kardeşi olarak tanıtan ATSO Başkanı Ali Bahar, kazanması halinde ATSO’ya siyaseti sokmayacağına yeminler etmişti. Kardeşinin siyasete bu kadar bulanmış olması eminim Ali Bahar’ı ziyadesiyle rahatsız etmiştir. Seçim çalışmaları boyunca son derece objektif (?) bir tutum sergileyen Ali Bahar, gırtlağına kadar seçime batan kardeşine karşı nasıl bir tutum sergileyecek zamanla göreceğiz. Umarım Serkan Bahar, altın çağ uğruna abisini de kaybetmemiştir.
Kaybedenler listesi o kadar uzun ki tek tek yazmaya sayfalar yetmez. Ama merak etmeyin zamanla hepsini tanıyacak, bileceksiniz. Bir müddet sonra, bir arkadaşınız ile sohbet ederken adları geçecek mesela, ‘Sahi ya, hani bizim şey vardı, ne oldu ona?’ diye sadece bir anlığına aklınıza gelenler, işte onlar kaybedenler.
Ve sonra daha cümleniz bitmeden yine unutacaksınız adlarını.
Çünkü tarih kaybedenleri yazmaz.
Yorumlar
Kalan Karakter: