Ümit Uysal’ın adaylığının kesinleşmesi ile CHP yönetimi, yerel seçim sürecinin en zorlu dönemini geride bırakmış oldu. Ne kadar başarılı bir süreç yönetimi gerçekleştirdikleri 31 Mart’ta belli olacak, o zamana kadar CHP’de asayiş berkemal. 31 Mart gecesi itibariyle kaybedilen yerler özelinde birbirlerini yemeye kaldıkları yerden devam ederler.
Dünya siyaset tarihinde, muhalefetin, iktidarın, iktidarda kalmasının başlıca sebebi ve en büyük destekçisi olması, görülmüş, duyulmuş şey değil. AK Parti, çeyrek asırdır iktidar ise CHP’nin bu başarıdaki payı yadsınamaz.
CHP Genel Merkezi ve Parti Meclisi’nin bu süreçte, ‘kesinlikle doğru’ olan iki eylemi var.
Birincisi Muratpaşa’da mevcut başkan Ümit Uysal ile devam etme kararı, ikincisi Döşemealtı’nda mevcut başkan Turgay Genç’ten vazgeçmeleri. Yolunuz düşer ise Döşemealtı’nın cadde ve sokaklarında bir dolaşın lütfen. Turgay Genç’in ıskartaya çıkarılmasının neden doğru bir karar olduğunu kendi gözleriniz ile görün. Bir insan, 10 yıllık belediye başkanlığı görevi boyunca, doğup büyüdüğü yere bir çivi dahi çakmaz mı? Döşemealtı’nın halini görünce, ‘Turgay Genç’in bu ilçeye ve ilçe halkına sebebini bilmediğim bir öfkesi ve kini varmış, ilçeden ve yaşayanlarından intikamını almış’ diye düşündüm. İlçenin mevcut durumu iş bilmezlik ya da beceriksizlik ile açıklanamayacak kadar kötü durumda. Bu kötülüğün bile isteye yapılmış olması lazım, aksi mümkün değil.
Öncelikle CHP’nin Döşemealtı adayı Menderes Dal’a, ardından da ilçenin yeni başkanına Allah sabır, güç ve kuvvet versin. Büyük bir enkaz devralacaklar.
Kesinlikle Doğru eylemler arasına Muhittin Böcek’i almamamın tek nedeni CHP’nin kendisidir, bizzat CHP’lilerdir. Damarlarındaki kanın bile CHP kırmızısı olduğu koca koca adamlar, Büyükşehir adayının Muhittin Böcek olduğunu öğrendiğinde AK Parti Adayı Hakan Tütüncü’ye oy vereceklerini açıkladı. Şimdi ben buna nasıl kesinlikle doğru diyeyim?
Hal böyle olunca, Büyükşehir’de olası bir AK Parti zaferinde, yine CHP’nin rolü yadsınamaz büyüklükte olacak. (İlahi CHP)
Gelelim AK Parti’ye.
Hakan Tütüncü, yukarıda ve önceki yazılarımda belirttiğim nedenlerden dolayı iddialı olduğu kadar da şanslı. Çünkü en güçlü rakibi olan Muhittin Böcek’ten kendi partilileri bile memnun değil. Tütüncü’nün arkasındaki çeyrek asırlık iktidar gücünü de hesaba katınca, ‘bu iş tamam’ dediğinizi duyar gibiyim.
O kadar emin olmayın. Namı diğer Baron faktörünü hesaba katmadık daha.
Hakan Tütüncü’nün, Büyükşehir Adayı olmasında Kepez’deki başarısının elbette ki rolü var ama bu gerek şart. Yeter şart değil. Yeter şart Baron’un da Hakan Tütüncü’yü istemesi idi. Hatırlayın lütfen. (ki unutmak ne mümkün) Baron, ATSO seçim sonuçlarının YSK’da kesinlik kazanmasının hemen ardından, evinin konforunda iki fotoğraf paylaşmıştı. Birinde ATSO’nun yeni başkanı, diğerinde ise AK Parti’nin gelecekteki Büyükşehir adayı ile oldukça samimi, sarmaş dolaş olduğu iki fotoğraf.
Geçenlerde, AK Parti’nin Büyükşehir adayı açıklanmadan az evvel, bir fotoğraf daha paylaştı öpücüklerin efendisi. ‘Az Kaldı’ notu ile Hakan Tütüncü ile birlikte çekildikleri bir fotoğraf.
İstemekle kalmamış, aday bile yapmıştı Tütüncü’yü son dudak bükücü.
Tabi yersen.
Burada biraz geri saralım. ATSO seçimlerinde, Mustafa Yılmaz’ın sanıldığı gibi, öyle aman aman bir gücü olmadığını gördük. Olsa sandıktaki sonuç çok daha farklı olurdu. Bırakın zaferi, tarihi farkı, Baron sandıkta hezimete uğradı.
Ali Bahar’ın, Antalya OSB’de yakaladığı başarı, liyakati ve çalışkanlığı ATSO Başkanı seçilmesi için yeter şarttı. Bir önceki seçimde, Ali Bahar’ı başkan yapmamak için iftira üstüne iftira atan, her türlü kirli tezgahı planlayan Mustafa Yılmaz, bu son seçimde bir anda Ali Bahar’ın yanında bitiverdi. Onu desteklediğini gözümüze gözümüze soktu. Hatta öyle bir çalıştı, öyle bir çalıştı ki Ali Bahar onun sayesinde kazandı gibi bir hava yarattı.
Gördük yarattığı etkiyi, kazanması neredeyse kesin olan Ali Bahar, seçimi son saniye, YSK’nın verdiği karar ile güç bela kazanabildi. Zekası ile övünen, zekasına duyduğu hayranlığı da her fırsatta dile getiren Baron’umuz, madem bu kadar kudret, güç ve oy sahibi idi, nasıl oldu da çantada keklik olan seçim taaaa YSK’larda kazanılabildi.
Madalyonun diğer yüzünde şöyle bir gerçek olmasın sakın. Her zaman desteklediği aday kazanıyor unvana sahip Baronumuz, her defasında kazanması kesin olan adaya yanaşıyor ve destekliyor olmasın sakın. Tüm alametifarikası zoru başarmak değil de kolay olanı seçmek olmasın. Geçmişte yaşanan onca çirkinliği bir çırpıda unutup (ve aynı zamanda unutturup), kazanması kuvvetle muhtemel adaya yanaştı, kazanacak adamın neredeyse kaybetmesine yol açtı, hukukun üstünlüğü ilkesini bile kendi hanesine bir güç gösterisi olarak yazdıracak bir algı yönetimi yapıp, Baron oldu.
Tüm alametifarikası zoru başarmak değil de kolay olanı seçmek olmasın.
Bazen şaştığı da oluyor.
Nitekim genel seçim öncesi Kılıçdaroğlu’nun Antalya programına kadar İş yerinin cephesinde asılı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayiip Erdoğan ve E.Dış işleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ‘nun dev posterini indirmezdi.
Geçmişte yaşanan onca çirkinliği bir çırpıda unutup (ve aynı zamanda unutturup), kazanması kuvvetle muhtemel adaya yanaştı, kazanacak adamın neredeyse kaybetmesine yol açtı, hukukun üstünlüğü ilkesini bile kendi hanesine bir güç gösterisi olarak yazdıracak bir algı yönetimi yapıp, Baron oldu.
Tabi yersen.
‘Üstün zekam’ diye övündüğü şeyin algı yönetiminden mütevellit bir balon ya da baron olup olmadığını zaman gösterecek.
Mustafa Yılmaz'ı bu tonda eleştirdiğim için bana kızanlar, haksızlık ettiğimi düşünenler olabilir. Evet, Mustafa Yılmaz özünde iyi bir insandır belki ama eylemleri kötü.
Aynı Ziya Paşa'nın dediği gibi "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde."
Tam da bu noktada Büyükşehir’in iki güçlü adayına birer abla nasihatım olacak.
Hakan Tütüncü; “Her sakallıyı deden sanma”
Muhittin Böcek “Yandı gülüm keten helva”
Yorumlar
Kalan Karakter: