Antalya Havalimanı’nda yaşanan krizi yakından takip ediyorum.
Yaşananlara kriz demekte hiçbir beis duymuyorum, çünkü artık havalimanında mızrak çuvala sığmıyor. Gelinen noktada hiç kimsenin ‘bana ne bundan’ deme gibi bir lüksü yok, çünkü bu krizden hayatında hiç uçağa binmemiş Ayşe Teyze’de etkileniyor, Gayri Safi Milli Hasıla da.
Havalimanı krizi Antalya’ya özgü bir konu değil. En son 4 Temmuz’da güncellenen verilere göre şu an dünyanın birçok ülkesinde benzer sorunlar yaşanıyor.
- ● Paris-Orly ve Paris-Charles de Gaulle havalimanı çalışanları, Paris’teki Olimpiyat Oyunları sırasında grev yapma tehdidinde bulunuyor. Grevin gerçekleşmesi halinde, oyunlar sırasında büyük aksaklıklar yaşanabilir.
- ● İrlandalı havayolu şirketi Aer Lingus’un pilotları, 26 Haziran’da planlanan saatlerin dışında çalışmayarak süresiz greve gitti.
- ● İtalya’daki çeşitli havalimanlarında çalışan sendikalı işçiler, 5 Temmuz’da greve gitmeyi planlıyor.
- ● Londra Gatwick Havalimanı’nda bagaj güvenlik görevlileri 12-14 Temmuz ve 19-21 Temmuz tarihleri arasında greve gidecek.
(Antalya’da yaşanan sorunlarda bu grevlerin ve iş bırakmaların etkileri tabi ki var. Ama sorunu krize dönüştüren etkenler bunlar değil.)
Dünya genelinde havalimanı çalışanları hak ettiklerini almak için ‘GREVE’ (anlaşılsın diye büyük büyük yazdım) giderken, Antalya Havalimanı çalışanları ‘süresiz inisiyatif almadan çalışma faaliyeti’ gerçekleştiriyor.
Aradaki fark şu;
Elin oğlu zart diye işi bırakıp sistemi durduruyor. Bizimkiler ise kağıt üstünde yazılı kural-kaide ne ise onu uyguluyor. Yani hiçbir inisiyatif almadan birebir sistemin emrettiğini yapıyor.
İnisiyatif almama eylemi zekice bir hareket.
Hava trafik kontrolörleri keyfi bir iş yavaşlatma eyleminde bulunsalar başlarına ciddi sıkıntılar açabilirler. Çünkü yaptıkları her şeyin aynı uçaklardaki kara kutu gibi bir sistemine kayıt edildiğini öğrendim. Yani kişilerden kaynaklı aksaklıklar anında tespit edilip sorumlusuna cezai müeyyideler uygulanabiliyor.
Anladığım kadarıyla onlar da başları derde girmesin diye daha önce yaptıklarını yapmaktan vazgeçip, hiçbir inisiyatif almadan sisteme tabii olmuşlar.
Eğer bu çıkarımım doğru ise vay başımıza gelenler.
Sen Devlet olarak ya da Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı (Bakanlığı da geçtim, çünkü bugüne kadar hiçbir olumsuzlukta Cumhurbaşkanı ve Bakanların hiç sorumluluğu olmadı, kesin bu da CHP’nin iş bilmezliğidir) veya koskoca Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü olarak kişilerden bağımsız bir sistem kuramazsan, senin sistemsizliğin ve iş bilmezliğin gün gelir başkalarının işine gelir.
Hemen belirteyim bu sistemsizlik çıkarımı da bana ait değil, ben HTK-SEN’in yalancısıyım .)
HTK-SEN yetkilileri yaptıkları açıklamada; “Hava trafik kontrolörlerimizin özlük hakları, ülkemizin çıkar ve menfaatleri için 7-17 Haziran 2024 tarihleri arasına gerçekleştirdiğimiz inisiyatif almadan çalışma faaliyetimiz başarıyla icra edilmiştir. EUROCONTROL verilerine göre inisiyatif alınmayan günlerde kalkış ve varışların zamanında gerçekleşme oranlarındaki yüzde 50'ye varan düşüş, bu katkının ne kadar kritik önemi haiz olduğunun somut göstergesidir.”
Hiç inisiyatif almadan, sadece sistemin emrettiğini yapmışlar; sonuç yüzde 50 kayıp.
Adamlar yıllardır Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile bünyesindeki DHMİ’nin ayıbını örtüyormuş da haberimiz yokmuş. Ülke olarak hepimiz Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın DHMİ özelinde sistemsizlik üzerine, kişilerin inisiyatifine dayalı bir sistem kurmasının ceremesini çekiyoruz.
Üzerine basa basa bu noktanın üzerinde tepinmemin nedeni şu;
Havalimanında oluşan yoğunluk, rötarlar, gecikmeler, bu aksaklıklara bağlı maddi ve manevi kayıplar nedeniyle vatandaşların çalışanlara öfkelendiğine, hakaret ettiğine, hatta arbedeye varacak sinir harpleri yaşadığına üzülerek tanıklık ediyorum.
Yapmayın efendiler; adamlar sistem ne emrediyorsa onu yapıyor. Öfkeleneceksen, tepki gösterip hesap soracaksan git sistemi bu hale getirenlere dayılan.
Konuyu tüm detayları ile öğrenebilmek için yazmadan önce, Antalya Havalimanı’na yakın kaynaklara bu düşüncelerimi ilettim. Şu ana kadar okuduğunuz her şeyin bir yanlış anlaşılma olduğunu, başlıca sorunun yazının başında belirttiğim Avrupa’daki grevlerden (dış güçler yani), yer hizmetlerindeki yetersiz personelden ve hava yolu şirketlerinin çok sayıda arızada bekleyen uçağı olmasından kaynaklandığını söylediler.
Ne yalan söyleyeyim yaşananlar ve tarafların açıklamalarına bakınca bu iddialara çok inanasım gelmedi.
Şimdi bir de madalyonun diğer yüzüne bakalım.
Artık krizin nedenini biliyoruz; DHMİ hava trafik kontrolörleri, özlük hakları ve çalışma şartları iyileştirilmediği için inisiyatif almadan çalışmaya başlamış.
Ben vatandaş Ayla Çekiç olarak objektif bir değerlendirme yapabilmek için bu hava trafik kontrolörü arkadaşların mevcut çalışma şartları ile aldıkları maaşları, ayrıca talep ettikleri çalışma şartları ile istedikleri maaşları da öğrenmek istiyorum.
Asgari ücretliler ile değerli büyüklerimiz (emekliler) hükümet eliyle büyük bir sefalete sürüklenirken, hava trafik kontrolörü arkadaşlar DHMİ’nin sistemsizliğini ve iş bilmezliğini, fırsata çevirip bürokrasinin ücret dengelerini alt üst edecek bir talepte mi bulunuyor, bunu mu öğrenmek istiyorum sadece. HTK-SEN mevcut durum ile talep edileni kamuoyuna açıklarsa, çok net bir durum tespitinde bulunabileceğimize inanıyorum.
Hava trafik kontrolörü arkadaşların aldıkları inisiyatifin büyüklüğü ile ilgili de bir bilgim yok. Aldıkları bu inisiyatif gerçekten bürokrasinin maaş dengelerini bozmayı gerektiriyorsa, ya maaş dengesini bozun ve haklıya hakkını teslim edin ya da öyle bir sistem kurum ki hiç kimse inisiyatif almak zorunda kalmasın. Kurumlar, kişilere bağlı kalmadan tıkır tıkır işleyebilsin.
Ayrıca, bürokratların sır gibi sakladıkları maaşlarını az çok biliyorum. Genel Müdür olana kadar mütevazi bir hayat sürerken Genel Müdür olduktan sonra paraya para demeyen, yediği önünde yemediği ardında, hem yaşı hem de kısa sürede edindiği mal mülk nedeniyle ikinci baharını yaşayabilecek kadar organize olmuş, işinin ehli genel müdürlerimiz yok değil.
E bir de hani itibardan tasarruf olmazdı. Ekonomist Cumhurbaşkanımız Nas Ekonomi Modelini uygularken, kendisinin yaptığı harcamaları bu şekilde savunuyordu. Yurt dışından gelen milyonlarca turisti havalimanında saatlerce bekletmek, ülke itibarını zedelemiyor mu?
Konunun muhatapları nerede gören-duyan var mı? Havalimanı çalışanları özlük hakları için inisiyatif almıyor anladık da konunun muhatabı STK Başkanları neden inisiyatif almaktan kaçıyor.
Mesela TÜROFED Başkanı’nın Antalya Havalimanı’ndaki krizden nasıl haberi olmaz. Olsa çıkıp iki laf ederdi her halde. AKTOB Başkanı’na olan biteni kim söyleyecek? Haberi yok ki sus pus. Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek milli takım için 50’den fazla twit atmış, havalimanı için tek açıklama yapmamış. Sanki sorun Bursa’nın sorunu.
Bayram öncesi Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İdris Taş konuyu dile getirdi. Sonrasında Tolga Cömertoğlu var. Onlar olmasa krizden haberimiz bile olmayacaktı belki. Koltuğuna büyük bir aşkla bağlı olan seçilmiş başkanlarımızdan tık çıkmazken Cömertoğlu yine büyük bir cesaret ve vatanseverlik örneği gösterip şu açıklamayı yaptı; “Bu vebal altında kalmamak ve bu dehşet kaosu düzeltmek için acil tüm yetkilileri ve STK‘ları göreve çağırıyorum. Bazı şeyleri ilk konuşmak bana düşüyorsa ben yine görevime düşeni yapıp herkesi bilgilendiriyorum.”
Akabinde en yüksek perdeden tepkiyi ATSO Başkanı Ali Bahar verdi. “En kısa sürede uzlaşmaya varılması, ortak noktada buluşulması, mağduriyetlerin giderilmesi ve havalimanındaki operasyonların normale dönmesi, Antalya turizminin sağlıklı bir şekilde devam etmesi açısından oldukça önemlidir" dedi.
Antalya’nın bu tepkisizliğini hayretler içerisinde izlerken, Antalya Valisi Hulusi Şahin’in konu hakkındaki açıklaması tüm sorularıma cevap oldu.
Antalya Valisi Hulusi Şahin Haziran Ayı İl Asayiş ve Güvenlik Bilgilendirme Basın Toplantısında Antalya Havalimanı'ndaki uçak seferlerindeki gecikmenin nedenlerini anlattı; "Antalya Havalimanı'na özel bir durum değil. Tüm Türkiye'de genel olarak rötar, gecikmeler yaşanıyor. Bundan kaynaklanan bir sıkışıklık var. Bunun büyük oranda sebebi, Avrupa'da yaşanan anormal hava şartları. Bundan kaynaklanan bir zincirleme reaksiyonla ciddi sıkıntılar, büyük rötarlar yaşandı. Şu anda büyük oranda normale döndük diyebiliriz. Diğer konu ise açıkçası bizim konumuz değil. Ankara'nın konusu. Bir iş yavaşlatma olmadığı ısrarla söyleniyor. Bu konuda benim söyleyeceğim bu kadar" diye konuştu.
İmam susarsa, cemaati de üç maymun.
Yorumlar
Kalan Karakter: