31 Mart Yerel Seçimleri suya atılan bir taş misali, siyasi, ekonomik ve de sosyokültürel bakımdan etkileri her geçen gün artıp, büyük dönüşümleri beraberinde getirecek bir sürecin başlangıcı oldu.
31 Mart akşamı 22 yıllık bir ezber bozuldu ve AK Parti ilk kez, bir seçimi ikinci sırada tamamladı. CHP’de de aynı durum söz konusu. Son 22 yıldır hep muhalefette olan ve girdiği hiçbir seçimi kazanamayan CHP, neredeyse kendi rekorunu kırarak 31 Mart Yerel Seçimlerinin galibi oldu.
Böylesine büyük sonuçları olan bir seçimin muhakemesini yapmak için henüz çok erken. Şu dakika, sonuçlar üzerinden yakın gelecek ile ilgili yargıda bulunmak, hayalperestlik olur. Sonuçlar üzerinden yapılabilecek en net çıkarım, siyaset kurumunun yerelde ve geneldeki aktörlerinin söylem ve eylemde köklü değişikliklere gideceğidir.
Çünkü elde edilen sonuçlar, CHP ve AK Parti için daha önce hiç deneyimlemedikleri yepyeni bir dönemin başladığına işaret ediyor. CHP, Genel Başkan Özgür Özel’in de tarifi ile başının üzerindeki görülmez yüzde 25’lik tavanı kırıp, hemen her kesimden oy almayı başaran merkez bir partiye dönüştü. AK Parti ise güç zehirlenmesine kapılıp kuruluş ilkelerinden saptıkça, oy oranı giderek düştü ve ilk kez sonun başlangıcına bu kadar çok yaklaştı.
AK Parti ve CHP, taban tabana birbirine zıt iki partidir. CHP, Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde iken galibiyet yüzü görmemişken, Genel Başkanın değişmesiyle oy oranında yüzde 12’ye varan bir artış yaşadı. Aynı durum AK Parti’de yaşansa, yani AK Parti Recep Tayyip Erdoğan’sız bir seçime girse yüzde 1 oy alması bile mucize olur. AK Parti için sonun başlangıcına yaklaştı dememim başlıca nedeni de budur. AK Parti, hiçbir zaman Erdoğan kadar güçlü olamadı. Erdoğan’ın emekliliğini ilan etmesi, AK Parti’nin tarih sahnesinden silinmesi demektir. Çünkü AK Parti, tek bir lider üzerine kurgulanmış, her fani gibi sınırlı süreli bir dönem partisidir. CHP ise gücünü geçmişinden, köklerinden ve savunduğu evrensel değerlerden alan bir yaşam biçimidir.
Bu bakımdan CHP’nin sendeleme, başarısız olma, geriye düşme gibi lüksleri hep olacaktır. Fakat Erdoğan düşmeye görsün. Bu ülke, dağarcığındaki “düşene bir tekme de sen atacaksın” sözünün hakkını fazlasıyla verecektir.
Erdoğan ikinci olmayı hazmedecek mi, ikinci olmanın faturasını bir bedel olarak halkın sırtına yükleyecek mi, bunu zaman gösterecek. Kindar bir nesil yetiştirme hayali ile yola çıkan, insanları kutuplaştırarak hatta ve hatta birbirine düşman ederek siyasi varlığını sürdüren Erdoğan’ın, ‘sandıktan çıkan mesajı aldık’ demesi ne yazık ki içimi rahatlatmıyor. 2015 seçimlerinde de sandıktan benzer mesajlar çıkmış, hemen akabinde Türkiye adeta kan gölüne dönmüştü. Şehirlerin göbeğinde patlayan bombaların sesi hala kulaklarımızda çınlıyor.
Umarım Erdoğan insafa gelir, vicdanının sesini dinler, Gazze’de aç yatan çocuklara üzüldüğü kadar kendi ülkesinde çok zor şartlar altında yaşamak zorunda kalan ailelere ve çocuklara da şucu ya da bucu demeden dertlenip, kindar ve popülist yaklaşımları terk eder.
Eğer yaşının da emrettiği babacan tavrı takınmaz ve kaostan beslenmeye devam ederse, kibrinin altında kalması işten bile değil. Zira vatandaş, Erdoğan’ın alternatifsiz olmadığını çok net bir şekilde gösterdi. Erdoğan bundan sonra Kemal Kılıçdaroğlu kadar zayıf ve başarısız kişiler ile yarışmayacak. Olası iki rakibinden biri olan Ekrem İmamoğlu İstanbul’da, Mansur Yavaş ise Ankara’da, Erdoğan’ın orantısız güç kullanmasına rağmen tarih yazdı.
Artık attığı her adımı, söyleyeceği her sözü, alacağı her kararı iki kez düşünmesi gereken bir dönem başladı Erdoğan için.
CHP, Türkiye’nin hasret kaldığı insani ve evrensel değerlerin yeniden tesis edilmesi için muazzam bir fırsat yakaladı. Hukuksuzluğun, adaletsizliğin, kanunsuzluğun, liyakatsizliğin, eşitsizliğin sona ermesi için tarihi bir fırsat bu. CHP, kazandığı belediyeler özelinde yerelde, aldığı oy oranı bakımından da ülke genelinde büyük bir dönüşüme imza atabilir.
CHP’nin elde ettiği başarıdaki Erdoğan faktörü göz ardı edilmemeli. Ekonominin hali ortada ve ekonominin böyle bir çıkmaza girmesinin tek nedeni Erdoğan. Vatandaş, tarikatlara şirin görünmek için ekonomide yapılan kasıtlı hataların hesabını Erdoğan’a ödetti. CHP’yi zafere taşıyan etkenler arasında bu hesaplaşma oldukça büyük bir yer kaplıyor. CHP bu büyük etkeni görmez ve tüm başarıyı kendi hanesine yazarsa, ilk seçimde dev aynasındaki yansımasının altında kalır.
Erdoğan ve CHP, geçmişte yaptığı ve ısrarla yapmaya devam ettiği hatalardan vazgeçer, halkın beklediği dönüşümü gerçekleştirebilirse, her ikisi içinde başarı çok uzak değil.
Vatandaş, siyasete kurumundan değişim beklediğini haykırırcasına beyan etti.
31 Mart; 2015’ten sonra Erdoğan’a gösterilmiş ikinci sarı karttır. Unutulmamalıdır ki; üç sarı kart gören oyuncu bir sonraki maç cezalı duruma düşer.
31 Mart; CHP’ye ödünç verilmiş bir kredidir. Unutulmamalıdır ki; kredi zamanında ödenmez ise alacaklı icra yoluyla kapıya dayanır.
Halk seçimini yaptı. Şimdi liderlerin seçim zamanı.
Bildiklerini mi okuyacaklar, sandıktan çıkan mesajı mı?
(Bugün, 31 Mart Yerel Seçiminin genel siyasete etkilerini analiz etmeye çalıştım aklım yettiğince. Yarın Antalya’ya odaklanıp çerçeveyi her geçen gün daha da daraltacağız. Yarın görüşmek üzere…)
Yorumlar
Kalan Karakter: