Hani hava güzel, ortam güzel, her iş tam olurda, balık vurmaz kafan keyfin yerinde olmaz ya, hah işte Antalyaspor’da da böyle bir ortam hakim.
Bu sene düşer denen takım, yedi maçta 13 puan almış, zoru kolay yapmış, ama tribünler boş, eski ruh inanç kimsede yok.
Yeni başkan var, transfer var, yönetim yok.
Antalyaspor’daki bu keyifsiz belirsizlik ağır grip gibi....
Bu isteksiz, bol kredili mali ortam, önümüzdeki günlerde biraz baş ağrıtacak.
Antalya olarak, hasta odasına kalmayız inşallah diyelim, hafiften konuya girelim.
Siyasete teslim olan ve geçtiğimiz hafta yapılan Antalyaspor Kulübü Derneği olağanüstü kongresine 350 kişi katılım beklerken, 130 kişi katılmış.
Başarılı projelere devam etmek yerine, bırakalım diyen ve kongreye o kadar hazırlık yapan dernek başkanı ve eski yönetim, bence bu az katılımı erken kongre kararı almasına bağlamalıdır.
Dernek seçimlerinde diğer gözüme çarpan bir konu da, dernek başkanlığını da isteyen, Ali Şafak Öztürk’ün listesine neredeyse bir önceki yönetim kurulu yarım kadro girdi. Ali Şafak Öztürk başkanın önceki demeçlerine bakarsak, şimdi bu ne biçim turşu, bu nasıl perhiz dersek yalan olmaz.
Antalya’ya hayırlı olsun, yakışır diyelim güzellik olsun...
Antalya’da, Fenerbahçe’de, Galatasaray’da yada Bursaspor'da kurtuluş reçetesi belli. Altyapıda reform, isabetli genç transfer ve mevcut yatırım projelere devam etmek.
Aklın yolu bu ekonomi ve yatırım yapacak olan yaşamda bir adım değil, bin adım öne geçer...
Antalyaspor’da zaman ve şartlara bakarsak, geçen sezondan bekleyen, ertelenen, kendinden, yada yanlış transferlerden kalan borçların çokluğu, başkanı ve ekibini bekleyen zorluklar. Kredilerin ödenmesi ve temlikler sıkıntılı konuların başında geliyor.
Antalya için istek parça istersek, kendim ettim kendim buldum şarkısı olur gibi... (dualarımızda varsın Antalya)
Trabzon’un, Antalya’nın, Bursa’nın yaptığı gibi kolay olan seçilir, bankaya ver bakalım 300 daha; çat, pat, küt saçılır yanlışlara. Sonra borç 900, ben ne yapayım, elimden gelen budur, temlik bu işin kolayıdır denilir, eskiden yönetimlerce pırt kaçtım yapılırdı.
Bu günlerde bunlar mümkün değil, artık yasalar çıktı..
Borcu ben yaptım, temliği koydum, herkes işine bakar zamanları yeni yasa ile yalan olmuştur. Artık Türk futbolunda yönetimler ve başkanlar, bu borçlardan dolayı istifa ettim gidiyorum diyemeyecektir. Kanun ile birlikte sorumlulukları artmıştır.
Gerçi Antalyaspor’da borçlara kefil olan da başkandır, bu da önemli riskli durumdur. Sezar’ın hakkını Sezar’a verelim, inşallah doğru yatırımlarla, hem Antalyaspor’u hem de kendini kefilliklerinden kurtarır.
Bu yazımı kaleme alırken içimdeki cızlar oldukça fazla. Antalya ve Antalyaspor konularında ben de, sen de bu kadar cız varken, bizi bu durumlara getirenlerin düğün dernek mevlit yaşama devam etmeleri, bana daha çok Antalya’yı sevmem gerektiğini hatırlatıyor. Antalyaspor’umuzu bu kadar borca sokanlara verilecek cevaba değil, bu borçları Antalyaspor olarak nasıl ödemeliyize konsantre durumdayız. Velhasıl, her daim, isimlerin değil, senin aşkının esiriyiz Antalya’m.
Yorumlar
Kalan Karakter: