Antalya’nın İbradı ilçesinde yaşayan 57 yaşındaki Gülay Diri, çocukluğundan bu yana yöresine ait ninnileri, ağıtları ve türküleri seslendiriyor. Diri; tarihi, doğası ve köklü kültürüyle tanınan bölgenin dilden dile yayılan ve yaşanmış hikayelerin yüzlerce yıllık hatırasına dönüşmüş sözlü kültürünü seslendiren sayılı halk müziği temsilcilerinden biri. Ezgilerini ustası olduğu geleneksel tef ile seslendiren sanatçı, yöre mirasının yitip gitmemesi ve gelecek nesillere aktarılması için emek harcıyor. Diri bu özelliğiyle geleneksel müzik ve delbek icracısı olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı "Yaşayan İnsan Hazinesi" ödülünü aldı.
"Koyun güderken türkü söylerdim"
Yöresel sanatçı Gülay Diri, Antalya’nın İbradı ilçesinde doğduğunu ve 21 yaşına kadar İbradı’da yaşadığını söyledi. Hayvancılıkla geçinen kalabalık ailenin en büyük çocuğu olduğunu söyleyen Diri, "Koyuncu Yörük çocuğuyum. Ben Eynif Ovasında dünyaya gelmişim. 21 yaşına kadar İbradı’da koyun güderek, kuzu güderek büyüdüm. 12 çocuğun en büyüğüyüm.3 kardeşim bebek iken öldüler. 9 kardeşiz. Okula gidip gelirken, koyun güderken türkü söyleye söyleye gider gelirdim. Koyun güderken türkü söyleye söyleye türkülere ilgimi geliştirdim" dedi.
"Evleninceye kadar İbradı’dan dışarı çıkmadı"
Evleninceye kadar İbradı dışına çıkmadığını söyleyen Diri, "21 yaşında evlenerek İstanbul’a gittim. Evleninceye kadar İbradı dışına çıkmamıştım. İlk kez nikah işlemleri için Akseki’ye gitmiştim. İstanbul’a adapte olduk. Pandemiye kadar İstanbul’da yaşadık. Pandemiden sonra tekrar İbradı’ya döndük. İbradı’da 4-5 dönüm bağım vardı. Buraya küçük bir çiftlik oluşturduk. Burada ineklerim, koyun, kuzu, keçilerim var. Şimdi İbradı’da yaşıyorum" dedi.
"Küçükken köy düğünlerine giderdik"
Küçükken 6-7 yaşından itibaren türkü söylemeye merakının olduğunu anlatan Diri, "Küçükken köy düğünlerinde tef çalıp türkü söyleyen ablalarımızın, yengelerimiz, halalarımızın yanlarına otururduk. Onlardan def çalmasını öğrenmeye çalışırdık. 12-13 yaşından bu yana tefe ve İbradı türkülerine ilgi duyuyorum. Sonra sesimizin güzel olduğunu ve bu kabiliyetin olduğunu bilen büyükler bize, "Gel kızım senin ağzına yakışacak, geliver, sokuluver, sende öğren, zanaatın kötüsü çalgıcılık oda yanında bulunsun" derlerdi. Oynayana oyunu önerirler, çalmaya söylemeye münasip gördüklerini de ona önerirlerdi. Benim ustam ninem ve halamdı. Türkülerin çoğunu onlardan öğrendim. Onların yanına sokula sokula gelin okşama türkülerine, oyun türkülerine hepsine aşina oldum. Zaten türkülerin genelini çok seviyorum. Radyolarda duyduğum türküleri hep ezberime alıyordum. Gece koyun güderken, okula gidip gelirken hep türkü söylüyordum" diye konuştu.
"Eşim teşvik etti"
Evde de sürekli türkü söylediğini söyleyen Diri, "Eşim bana "Türkü söylemesini çok seviyorsun, çenende durmuyor, ağzında kapanmıyor, bir müzik okuluna bir yere git sevdiğin işi daha bilinçli yaparsın" diyordu. Tatbiki bizde kızlar ne kadar düğünlerde söylesek de dışarıda söylemek kadınlara ayıptı. Sonra bir gün karar verdim. Bir hoca ile tanıştım. Ben yavaş bağlama dersi almaya başladım. Bağlama dersi veren hocamın sayesinde de İbradı türkülerini okuyarak benim bir kültür taşıyıcısı olduğumun farkına vardım. Hocama bizim yöremizin türkülerini söyleyerek örnekler verdim.
Hocamız bana İbradı türkülerini albüm yapacağız. İbradı türkülerini, İbradı kültürünü taşıyan sen olacaksın. Sen bir kültür taşıyıcısı sın dedi. Ben o zaman kendimin bir kültür taşıyıcısı olduğumu fark ettim. Tabi ki kendimi birden stüdyoda buldum. Yaklaşık bir ay gibi bir çalışmamız oldu. Albüm ortaya çıktı. Tabi ki çok heyecanlıydım. Ben İbradı’ya gelmeden albüm İbradı’ya geldi. Çocukluğumda türküleri öğrendiğim ablalarımız çok beğendiler. Yaşlılar duygulandılar. 86 yaşında bir amca elimi öpmeye kalktı.
"Kızım ben bu türküleri ben 40 yıldır duymuyordum. Bu bize çok büyük bir armağan, kültürümüzü yaşattığın için teşekkür ederiz" dedi. Amacımız türkülerimize herhangi bir çalgı eklemeden söyledik. Zaten bizim İbradı türküleri tefle çalınıp söyleriz ve oynarız. Çoğuda ağıttır. Bizimde amacımız oydu zaten. Türküleri doğdukları gibi icra ettik. Biraz bodoslama oldu ama iyi ki hayatımda olmuş dediğim çalışmalardan biriydi" dedi.
"Büyük ilgi gördü"
2010 yılında doğal sesiyle ve herhangi bir enstrüman kullanmadan sadece def çalarak albüm yaptığını anlatan Diri, "İbradı türküleri albümüm piyasaya çıktıktan sonra yurt içinden ve yurt dışından büyük ilgi gördü. Bu albüm beni ve İbradı türkülerini tanıttı. Bana çok kişi ulaştı. Ben burada kültür elçiliği misyonunu farkında olmadan yüklenmişim. Festivallere katıldım. Üniversite öğrencilerinin tez çalışmalarından danışmanlık yaptım. Üniversitelerde konferanslara katıldım. Yurt dışında bir çok festivale ve konferansa katıldım. Yurt dışında ülkemi temsil ettim. Kültür Bakanlığı tarafından mahalli sanatçı unvanı aldım. Fırsat buldukça düğünlere, festivallere gidiyorum. Hala da kendi çevremdeki gençlere, ilgi duyanlara öğretmeye çalışıyorum." Televizyon çekimi gelenleri ise evimde misafir ediyorum. Dışarıya fazla gidemiyorum. Çünkü hayvanlarım var" diye sözlerine ekledi.
Gülay Diri, Kültür ve Turizm Bakanlığı "Yaşayan İnsan Hazinesi" ödülünü aldı
Yorumlar
Kalan Karakter: